13 Aralık 2011 Salı

Adalet Bir Gün Herkesi Kuşatacaktır...


Açlık Çekenler...


Kurban Seçilenler...


Toplumsal Sevgisizlikten Nasibine Düşeni Alanlar...


Eşit koşullarda mücadele edemeyenler...


Mağduriyet ve Mazlumiyet İçinde Kıvrananlar....


Suçsuz Çocuklar...


Çocukken Yaşlananlar....


Haksız Yere Mahkum Edilenler...


Yaşlılar, Acizler ve Güçten Düşenler...


Umursanmayan...Adam yerine konulmayan engelliler...


Okumadan...Anlaşılmadan...İnfaz Edilenler...Cahiller arasında kalan ve türlü işkencelere maruz kalan alimler...İslam'ın hoşgörüsüzlüğünden nasibine düşeni alanlar...


Topluma en faydalı olduğu halde KAFİR ilan edilenler...Anlaşılamayan...Ve anlaşılmak için çaba sarfedilmeden...Yargısız infaz edilenler...Doğruyu söyleyip dokuz köyden kovulanlar...Ve din ( hangi din hangi felsefe olursa olsun ) adına vahşice psikolojik şiddet uygulananlar...


Yaptığı faydalı işlerin karşılığını alamadan bu dünyadan göçüp gidenler...Belki Tanrı'nın en sevdiği olduğu halde...Tanrı adına fakat insan tarafından haksızca yalnız bırakılıp...Gerçeği saklayanlarca infaz edilenler...




İlkokul mezunları hanımefendi beyefendi olurken...Sokakta gezen...Kendilerine "başka bir iş bulun diye" 
tavır yapılan üniversiteliler...Hak edip te hak ettikleri yere gelemeyenler...İşsizler...


Herkes İçin Adalet...


Savaşmadan Zafer Kazanılamaz...


Mazlumlar İsyan Etmelidirler...Ezilenler...Zalimleri Yakaladıklarında Vicdansız Davranmalıdırlar...
Zalime kesinlikle acımamalıdırlar....
Zalimle Mazlum Arasındaki Bitmeyen Savaş....



YOK OLMAK İSTİYORUM
Bir hiç...Bir yokluk...
Yok olmak istiyorum....
Tanrım eğer varsan...
Yok olmak istiyorum
Beni duyuyorsan...
Yok yok...Ben yok olmak değil
Zaten hiç varolmamış olmak istiyorum...
Hiç varolmamış olmak....
Mutlu ve dingin...
Sakin ve huzurlu...
Çünkü varlık çılgınlık, yokluk dinginlik
Varlık yarış, yokluk varış
Varlık savaş, yokluk barış...
Adalet istiyorum Tanrım....Eğer yoksan....
Ve yine adalet istiyorum eğer varsan...
Çünkü hayat dengesiz...Hayat acımasız...Hayat adi...
Ölmek istiyorum....Gözlerimi kapatıp...Dalıp sonsuz karanlığa...Uyuyup gitmek...
Ebedi istirahatgahta...Sonsuza dek...
Yok yok...Ben yok olmayı değil zaten hiç varolmamış olmayı istiyorum....
Ne suç işlemişsem kal-ü belada....
Semeresini çekiyorum belki...
Çünkü varlık ızdırap...Varlık çile...
Bazen yaptığım gibi atlamışımdır belki "Gel" dediklerinde....
Bok vardı atlayıp gelecek...
Zaten hep geride kalırdım kuyruklarda...Vergi fatura kuyruklarında...
Başkası hep önüme geçer de sesimi çıkaramam...
Belki başkaları seviyordur hayatı...Saygım var...Öne geçmişlerdir belki kal-ü belada....
Yok sayamazsınız bu istekleri....Bu isteklere sahip milyonları...
Yok olmak isteyen milyonları....
Varlık işkence...Varlık korku...Varlık lanet...
Yokluk sukunet...Yokluk mutluluk...Yokluk varış...Yokluk barış....

BELKİ DE HİÇ BİR ŞEY İSTEMEDİĞİMİZDE ESAS İSTEMEMİZ GEREKENLERİ GÖRMEYE BAŞLARIZ, YOK OLARAK VAR OLURUZ, VEREREK ALIRIZ, VEREREK YAŞARIZ, VERMENİN HUZURU, VERMENİN MUTLULUĞUNU ANLARIZ... BELKİ YOK OLMALI İNSAN ÖNCE... SONRA MEVLASIYLA KALKIP YENİDEN DİRİLMELİ... DOĞRU YOLU BULMALI... HERŞEYİN DOĞRUSUNU BULMALI... DOĞRU YOL HER NEYSE... ONU OLDUĞU GİBİ KABUL EDİP... DOĞRUYA VE GERÇEĞE TESLİM OLMALI... YOK OLMAK DEĞİL... BEN DOĞRUYA VE GERÇEĞE TESLİM OLMAK İSTİYORUM... YARATAN YAŞATAN MEVLANIN YOLUNDA DOSDOĞRU YÜRÜMEK İSTİYORUM... ONUN VARLIĞIYLA YOK OLMAK, ONUN VARLIĞIYLA BİR OLMAK İSTİYORUM... İYİLİK VE DOĞRULUĞUN YOLCUSU, BİR İYİLİK YOLCUSU OLMAK... VEREREK ALMANIN LEZZETİNİ ALARAK... 





25 Ekim 2011 Salı

İmza Nasıl Atılmalıdır?

İmzanız en cimri şekilde harcamanız gereken maddi değerinizdir.

Ülkemizdeki imzaların çoğu taklit edilmesi kolay basit el hareketlerinden oluşan imzalardır. Adli grafoloji biliminin, imzaların kişiye aidiyeti bakımından çoğu zaman bir sonuca ulaşamadığı vakalar, bu tür el yazısı karakterlerini içermeyen ve basit tarzda atılmış olan imzaların  incelenmesini gerektiren vakalardır. Yalnızca basit çizgisel hareketlerden oluşan bir imza kullanmak yerine ad ve soyadın yazılması dahi çok daha güvenli olacaktır. Üst simgeye tıklayarak bu faydalı yazının tamamını ve örnek olarak ta Atatürk’ün imzasını nasıl attığını okuyabilirsiniz…1

Ne kadar karmaşık bir imza atarsanız….taklit edilebilirliği o ölçüde azalacaktır…Tek el hamlesi yerine…4-5 maharetli el hamlesi imzanızı en ez 4-5 kat daha güvenli hale getirecektir…


UYARILAR
  • İmzalanmış bir belge, konusu ne olursa olsun, taraflar arasındaki tüm şartları, talepleri,konuşmaları içermelidir. Bunların bir kısmı belgeye yazılır, diğer kısmı yazılmazsa, yazılmayan kısmı hukuki değerini yitirecektir.
  •  'Maddi durumunuz ne olursa olsun, en değerli varlığınız imzanızdır. İmzanız ile telaffuz dahi edilemeyecek miktarlarda borç altına girebilir, tüm malvarlığınızı birine bağışlayabilir, pek çok suçu farkında olmadan işleyebilir ve daha pek çok hukuki işlemi yapabilirsiniz. Bu nedenle imzanızı herşeyden iyi korumanız ve çok dikkatli, bilinçli kullanmanız en önemli hukuki güvencenizdir'
  • İmzalanmış bir belgeye karşı yapılacak tüm iddialar, ancak bir başka yazılı belge ile ispatlanabilir.
  • İmza attığınız bir belgede artık, “karşıdaki kişiye güvenmek” diye bir şey söz konusu değildir.Karşınızdaki kişi size güvenmeyerek belge tanzim edip imza attırdığına göre, siz de kendi talepleriniz açısından aynı davranış içinde olmalı ve onun yükümlülükleri için de ondan imza almalısınız.



ÇOK ÖNEMLİ

İmza attığınız bir belgedeki dipnotlar dahil,tek tek her harfi, okuduğunuzdan emin olmanız gerekir.Ülkemizde imzanın disipline edilmesi gerekmektedir.




İMZANIZ NASIL OLMALI
  • El yazısı kullanın...
  • İmzanız kolay taklit edilemeyecek bir imza olmalıdır. Paraf, basit işaretler, karalamalar, kısa imzalar kullanmaktan kaçının.
  • En iyi imza açık isim ve soyadınızın tamamını kısaltmadan içeren elyazınızdır.
  • Sonuç olarak; imza el yazısı ile ön ve soyadın tamamının veya önadın baş harfinin konulmasından sonra soyadın tamamının yazılması ile atılmalıdır. İmzada ne kadar karakteristik, kişisel özellikler olursa imza o kadar güvenceli olur. İmzaların zeminlerden etkileneceği göz önünde bulundurularak belge altına birkaç kağıt veya yumuşak karton konulmalıdır




İMZAMI NASIL DEĞİŞTİREBİLİRİM
Kişi daha önce kullandığı imzasını imza beyannamesi çıkarmak suretiyle kolaylıkla değiştirebilir.İmza değişikliği yapmak isteyen şahsın, noterden bir imza beyannamesi edinmesi gerekir...


BU YAZIYI VE BENZERİ YAZILARI DİKKATE ALMAZSAM BAŞIMA NELER GELEBİLİR ?
  • [Uygulamadan Örnek: Vadeli olarak beyaz eşya satın alan kişilere beyaz eşya satıcıları uygulamada mutlaka her ödeme tarihi için ayrı ayrı bono imzalattırmaktadırlar.Bununla birlikte kendileri karşıdaki kişiye karşı hiçbir belge vermemektedirler. Oysa teslim edilecek malın cinsi, renk, boyut gibi özellikleri, teslim tarihi, garanti süresi, nakliye ücreti vb. konularında da onların alıcılara taahhüt ettikleri konularda verdikleri sözlerle yetinmeyip onlardan da imzaları ile bu hususu güvence altına almaları istenmelidir. Aksi taktirde verdikleri sözler tutulmadığı zaman hukuki güvenceniz son derece azdır.]
  • [Uygulamadan Örnek: Genellikle para borçlarında borç alınırken bono verilmekte ancak borç ödendiğinde bono geri alınamamaktadır. Oysa kötü niyetli bir alacaklı her zaman bu bonoyu kullanarak borcu ikinci kere tahsil edebilir.]
  • Karşınızdaki kişi imzasını mutlaka gözünüzün önünde atmalıdır. "Ben bu belgeyi bir inceleyeyim, daha sonra imzalar getiririm" ya da "Ben götürür imzalayacak kişiye imzalatıp getiririm" tarzındaki yaklaşımları asla kabul etmeyin. Gözünüzün önünde atılmayan bir imzanın gerçekten imzalaması gereken kişi tarafından atılıp, atılmadığını asla bilemezsiniz ve o kişi tarafından atılmamışsa hukuki güvenceniz tamamen sona erecektir.
  • Bazı kişiler -özellikle kendilerini zora sokacak bir belge imzalamak zorunda kaldıklarında- ileride bu "imza benim değil" diyebilmek için bazen gerçek imzalarını kullanmamak, paraf atmak ya da değişik ufak karalamalar yapmak yollarına gidebilmektedirler. Bunun için mağdur olmamak açısından imza atacak kişiden belgenin altına önce kendi el yazısı ile ismini yazmasını istemek, daha sonra ise bunun altını imzalatmak oldukça güvenli bir yol olacaktır.
  • İmza atacak kişi tanıdınız bir kişi değilse nüfus cüzdanını kontrol etmek gereklidir. Kendisinin A olduğu iddiası ile gelen ve A adına imza atan bir kişinin gerçekten iddia ettiği kişi olup olmadığını anlamak açısından güvenilir bir kimliğini (nüfus cüzdanı, ehliyet, pasaport) kontrol etmek zorunludur.
  • İmza atan kişinin oturduğu, çalıştığı yeri bilmediğiniz taktirde ikametgah istemek de ileride bir hukuki işlem yapılması gerektiği taktirde önemli olacaktır. Adresini bilmediğiniz bir kişiye karşı hukuki işlem yapmak ve bunlardan sonuç almak son derece güçtür.

kaynaklar:
2 3 4 5 

KONUYLA İLGİLİ UZMANTV VİDEOLARI




12 Eylül 2011 Pazartesi

Teknoloji Alırken Neye Dikkat Etmeliyiz...

Kendi araştırmalarımı biraraya topladım...Ulaşım kolaylığı olsun diye...Buyrun...

DOĞA

Öncelikle satın alacağınız ürün ne olursa olsun, üretiminde insana, doğaya ve çevreye  en az zarar verilmiş olan bir ürünü almanız önemlidir. Biz bunu denetler ve talep edersek firmalar da buna mecbur kalacaklardır. En önemli konu budur. Birinci Öncelik : Zarar Vermemektir.

Bir elektronik veya beyaz eşyadan ikinci en büyük beklentimiz : Sağlam olması yani Bozulmamasıdır. 

9 Temmuz 2011 Cumartesi

Ses ve Nota Frekansları





  • Do 262 Yani bir şeyi saniyede 262 kez titreştirirseniz çıkacak ses...
  • Re 294 Yani bir şeyi saniyede 294 kez titreştirirseniz çıkacak ses...
  • Mi 330 Yani bir şeyi saniyede 330 kez titreştirirseniz çıkacak ses...
  • Fa 349 Yani bir şeyi saniyede 349 kez titreştirirseniz çıkacak ses...
  • Sol 392 Yani bir şeyi saniyede 392 kez titreştirirseniz çıkacak ses...
  • La 440  Yani bir şeyi saniyede 440 kez titreştirirseniz çıkacak ses...
  • Si 494   Yani bir şeyi saniyede 494 kez titreştirirseniz çıkacak ses...



Ses, havadaki titreşimin kulakta oluşturduğu duygudur. Yani olay titreşim olayıdır…
Notaları birbirinden ayıran saniyedeki titreşim sayılarının farklı olmasıdır.
 Orta oktavdaki LA notasının frekansı 440 Hz olarak kabul edilmektedir. Yani bir notayı ister piyanoda ister gitarla çalın, yaklaşık saniyede 440 titreşim oluyorsa bu LA notasına karşılık gelir…Peki gitar sesi ile piyano sesi neden birbirine benzemiyor. Bunun nedeni de harmonikler…Yani ana titreşime eşlik eden küçük titreşimler…Bu gitarda farklı, piyanoda farklı olur…Yani biz gitarda LA notasına bastığımızda, tek bir 440 vuruşluk titreşim elde etmeyiz farkındaysanız..Bir çok mini sesin titreşiminin oluşturduğu ortalama bir ses elde ederiz…Bu mini titreşimlere, yani ana titreşime eşlik eden ve sesin rengini veya kumaşını oluşturan şeye harmonikler deniyor… 
15 kHz ‘lik bir ses bandı ( üst sınır olarak tabi ) çok sayıda harmoniğin iletilmesine müsaade eder…
 Notaların gösterimleri dünyada farklı farklıdır…Notaların sıralanışı şu şekilde oluyor
Piyanodaki beyaz notaların üstünde İngiliz Stilinde hangi nota oldukları yazıyor, Peki siyah tuşlar nedir? Onlar da diyez yani "#" arkadaşlar. Yani D ile E arasındaki siyah nota D#, yani Re#
 Burada toplam 7 beyaz ve 5 siyah nota var…( Piyano üstündeki gösterimle )   Sonunda # olan notalar piyanoda siyah tuşları oluşturuyor. Beyaz olanlar da beyaz notalar…7+5 toplam 12 notamız var…Fakat piyanoda neden bu kadar çok nota var…Esasından bu 12 notanın oktav farklılığına göre frekansları değişiyor yani mesela do notası yani C ‘yi ele alalım…
Burada çok sayıda A (yani la) var demeyin…Hepsinin oktavı farklı…  Eğer işinize çok yarayacaksa diğer notaların frekanslarını ezberlemenize gerek yoktur. Hepsi şu basit formül ile bulunur:
    f= 2 n/12 *440  

f = 2
(BURADAKİ 440 A4 NOTASININ FREKANSINDAN, 12 DE TOPLAM NOTA SAYISINDAN GELİYOR )
Yukarıdaki sıralamayı aklınızda tutun..
C C# D D# E F F# G G# A A# B
C1 C2 C3 C4 C5 C6 C7 C8 bunların hepsi farklı ses veren 1’den 8 oktava kadar olan do sesleri…Mesela C5’in frekansını hesaplamak istiyoruz…Yani do notasının 5 oktavlık olanının frekansı nedir…Referansımız her zaman A4 yani La notasıdır…La notası ile C5 arasında kaç geçiş var…
 A4 A4#  B4 C5 yani 3 geçiş var… O halde frekansımız n=3 için
 f= 2 3/12 *440 = 523.2 Hz.
A4 yani La4 notasıının aşağısındaki değerlerde mesala C3 D2 gibi, bu geçişleri gene sayıyoruz fakat bu sefer n değerinin başına – (eksi) koyuyoruz…Haliyle daha düşük frekanslar elde ediyoruz…Daha kalın ses daha düşük frekans…Daha ince ses daha yüksek frekans demek oluyor…
Kadınların sesi yüksek frekanslıdır ve ince çıkar, erkek sesi ise düşük frekanslıdır ve kalın çıkar.

Formüldeki 12 değerinin nerden geldiğini heralde anlamışsınızdır. 7+5 = 12 nota var her oktavda…8 ayrı oktav için 8*12= 96 nota eder…Ve siz artık bu 96 notanın tamamının frekansını hesaplayabilecek düzeydesiniz…Aşağıdaki listeye bakarak doğru hesap yapıp yapmadığınızı ve konuyu anlayıp anlamadığınızı sınayabilirsiniz…

( Bu listeden bizim en çok kullandığımız satırımız 4.satır, referanslarımızı da oraya göre yapıyorduk formülde değil mi A4’e göre )
 
C
C#
D
Eb
E
F
F#
G
G#
A
Bb
B
0
16.35
17.32
18.35
19.45
20.60
21.83
23.12
24.50
25.96
27.50
29.14
30.87
1
32.70
34.65
36.71
38.89
41.20
43.65
46.25
49.00
51.91
55.00
58.27
61.74
2
65.41
69.30
73.42
77.78
82.41
87.31
92.50
98.00
103.8
110.0
116.5
123.5
3
130.8
138.6
146.8
155.6
164.8
174.6
185.0
196.0
207.7
220.0
233.1
246.9
4
261.6
277.2
293.7
311.1
329.6
349.2
370.0
392.0
415.3
440.0
466.2
493.9
5
523.3
554.4
587.3
622.3
659.3
698.5
740.0
784.0
830.6
880.0
932.3
987.8
6
1047
1109
1175
1245
1319
1397
1480
1568
1661
1760
1865
1976
7
2093
2217
2349
2489
2637
2794
2960
3136
3322
3520
3729
3951
8
4186
4435
4699
4978
5274
5588
5920
6272
6645
7040
7459
7902
 

30 Haziran 2011 Perşembe

Bilinçaltı Manipülasyonu Var Mı? Etkili Mi?

BİLİNÇALTI

Bilinçaltı varlığı kesin bir olgu. İngilizce subliminal, yani “sub”=”alt” ve “limen”=”eşik” kelimelerinden oluşuyor ve eşikaltı manasına geliyor. Duyma eşiği, görme eşiği gibi, bir de bilinç eşiği olduğu kabul edilerek bu eşiğin altındaki sistem için “bilinçaltı” kelimesi uygun görülmüş bilir kişilerimizce…

BILINÇALTININ YAPTIĞI BAZI İŞLER

Bilinçaltı: vücut ısının ayarlama ( 36 dereceye sabitleme ), nefes alıp verme gibi işleri yapar. “Parti fenomeni” hadisesi bilinçaltını daha iyi açıklayabilir. Bilinci buz dağının görünen yüzü olarak betimlersek, bilinçaltı buz dağının dipte kalan kısmıdır. İnternette bilgi çılgınlığı yaşanıyor dostlarım. Bilinçaltı reklamlarla irademizin elimizden alındığını iddia eden bazılar yazılarına dayanak olsun diye bazı yerde bilincin “%90 ı bilinçaltı %10’u bilinçüstü’dür”, bazı yerde “Hayır efendim onu diyen halt etmiş %99,9’u bilinçaltı %0,01’i bilinçüstü’dür” diyerekten yazılarına sayı ekleyerek bilimsel olmaya ve tezlerini ispatlamaya çalışıyorlar. Ben burada size bir sayı veremeyeceğim. Buzdağı örneğini aklınızda tutun…

PARTİ FENOMENİ

Bir partide olduğunuzu düşünün. İnsanlar gruplar halinde sohbet ediyor. Çok ses var. Odaklanmazsanız bir şey anlamanız mümkün değil. Siz kendi grubunuzda sohbet ediyorsunuz. Başkaları da kendi grubunda. Fakat o da ne : Birisi sizin adınızı andı…Tee duvarın dibinde İSMİNİZ zikredildi. Bunu duyuyorsunuz. Bu nasıl oluyor ? Bilinçüstü kendisine gelen binlerce sesin arasında kendi adını bilinçli bir çaba ile aramadığına göre bu nasıl oluyor. Bilinçaltı sayesinde oluyor. Bilinçaltı gelen binlerce megabaytlık veriden işimize yarayacağını düşündüğü verileri bilinçüstüne postalıyor. “1 mesajınız var gibilerinden…” Siz ise bu işlemlerden habersiz sadece adınızın zikredildiği tarafa dönüyorsunuz….İşte burada işi yapan bilinçaltı dostlarım…Bu olaya da “Parti Fenomeni”  denmiş. Siz isterseniz “Parti Hadisesi” veya “Parti Zamazingosu” da diyebilirsiniz. Ya da fenomenin Türkçesini deyin…J Neyse konuyu dağıtmayalım…

BİLİNÇALTI MESAJ GİZLİ MESAJ AYRIMI

Bilinçaltına mesaj göndermek, psikoloji ile ilişkili bilimlerin ilgi alanlarına giriyor aslında. Fakat internette “subliminal messaging” diye arama yaptığınızda nedense 25.kare uygulamaları gibi “gizli görüntü” “gizli mesaj” konularının anlatıldığını görüyoruz. Burda bir kavram karmaşası yaşanıyor. 25.kare uygulaması bir bilinçaltına mesaj gönderme işinden ziyade gizli mesaj olarak tanımlanmalı. Çünkü bilinçaltına iletildiğine ve/veya insanların davranışlarını değiştirdiğine yönelik literatürde tekrarlayan tek bir deney yok…Yani bilimsel temeli yok….Aynı şekilde “subliminal advertisement” diye arattığınızda yani “bilinçaltı reklam” olarak aradığınızda gene bir yanılsama olarak gizli mesaj içeren ( bazıları gerçekten içeriyor ) veya gizli mesaj içerdiği iddia edilen reklam örnekleri geliyor karşınıza…Bilinçaltı reklamcılığı başka bir şey, gizli mesaj içeren reklam başka bir şeydir. Gizli mesajların bilinçaltını etkilediğine yönelik bilimsel tekrarlayan bir deney mevcut değildir. ( Bunu daha önce demiş miydim J ) Tamam bunlar “bilinçaltı mesajlama” değil “gizli mesaj” olsun da, “Gizli mesaj nedir peki” dediğinizi duyar gibi oluyorum…

GİZLİ MESAJ

Gizli mesaj, bir yazıda, bir resimde, afişte veya filmde ( reklam filmi de olabilir ) herkesin hemen fark edemeyeceği ancak biraz dikkatli bakınca veya teknik aletlerle fark edilebilecek gizli metin, resim veya görüntülerdir. 25.kare uygulaması gizli mesaj kapsamında değerlendirilebilir. Gizli mesajlar yazılımla veya takistoskop denilen cihaz sayesinde oluşturulabiliyor.
Bazı gizli mesaj hazırlama yazılımları
  •          Subliminal Power
  •          Subliminal Message Flash ( Version 3.6 )
  •          Subliminal Messages Software ( 1.0 )
  •          Audocity ( Gizli işitsel mesaj, “backward masking” denilen sesi tersten kaydetme )
Dikkat edin bu yazılımların isimlerini burada veriyorum. Bunlar başında “subliminal” ifadesiyle geliyor ancak kesinlikle alakası yok, isimleri şöyle olması gerekirdi : Hidden Message ( Version X.Y ), o yukarıda “Subliminal” geçen kelimelerinin tamamını “Hidden”  yani Türkçe’si “Gizli” yapmak lazım…Ama sükse yaratması için subliminal daha uygun tabi…Vayy be adam bilinçaltımıza ulaşıyor ağbiii… J
Bir de takistoskop denilen cihaz var tabi. Bu cihaz sayesinde anlık görünütü vermek mümkün...
Şimdi bazı gizli mesaj koyma yöntemi inceleyelim…

25.KARE

Bir filimde 1 saniyelik bir görüntü 24 karedir. İnsan gözü bu 24 kareyi ayrı ayrı algılamaz. Hepsini beyinde birleştirir. 24 kareye aynı görüntüyü koyup 25.kareye kendi gizli görüntünüzü yerleştirdiğinizde 25.kare uygulaması yapmış olursunuz. Yani gizli resim…Rusya’da bunlarla mücadele eden 25.kare adlı bir oluşum var. Tespit ettikleri gizli mesajları Radyo ve Televizyon Üst Kurullarına şikayet ediyorlar. Gerçekten insanı etkileyen yasaklanması gereken reklamlar veya film sahneleri var fakat 25.kare yani gizli mesaj bu kapsamda olmayabilir. Çünkü tesirsiz…Tesirli olan yöntemleri aşağıda açıklayacağım. 25.karenin insana tesir ettiğini iddia edenler şöyle diyorlar :
Efendim biz o 24 kareyi fark ettik, fakat 25.kareyi fark edemedik, şimdi onu bizim gözümüz görmüyor ama beynimiz algılıyor onu, eee sonra ne oluyor direk bilinçaltımıza ( oha ) geçmiş oluyor, mesela o görüntüde kedi kesme resmi varsa hep beraber kedi kesmeye başlarız hafizanallah…
Yok yaw…Ülem insanın bilinçaltı bu kadar mı basit. Tek resimde nakavt oluyor. Uzaktan kumandalı zombiye dönüşüyor…Sonra o 25.karenin bilinçaltına gittiğinin bilimsel ispatı var mı? Gittiğini farzedelim. Bir resmin insanın bütün tutum ve davranışlarını değiştirmesi mümkün mü? Madem böyle bir teknik var, o zaman hepimiz istenen gizli mesajlarla oraya buraya yönlendirilir, köle oluruz bu teknolojiyi elinde bulunduranlara, savaş çıkar anasını satıym…
Bir de Amerika’da halk denek olarak kullanılıp bir katilin yakalanması için 25.kare tekniği ile haber programlarında “Polisi ara” görüntüsü verilmiş, katil kendini ihbar etsin diye…arayan olmamış…Sonuçtan ziyade bir halkın denek olarak kullanılması hoş gözükmüyor. Belki bir etkisi yok ama gene de insanların üzerinde böyle deneyler yapmayı etik bulmuyorum şahsen ben o kanalı sittin sene seyretmem bidaha…

FLAŞLI KARTON TEKNİĞİ

Bu tekniğin işe yarayacağını iddia edenler şöyle diyorlar :
“Sigarayı bırakmaya hazırım” cümlesini keçeli kalemle kartona yazın. Bunun gibi BASİT, KISA ve OLUMLU cümleleri 3-4 kağıda daha yazın ve saat gecenin 3’ünde kalkın. Işığı yakmayın. Karanlıkta el feneri ile kartonu aydınlatıp, feneri söndürün, sonra tekrar aydınlatıp tekrar söndürün ( flaş yapıyoruz ), bunu birkaç sefer tekrarlayın. ( Okumaya çalışmayın )
Bu teknikle sigarayı bırakmanın mümkün olduğu iddia ediliyor. İnanmak, güvenmek çok önemli bir faktör onun dışında bilimsel, kanıtlanmış bir metot olduğuna dair elimizde veri yok.

GÖZÜN FOVEA HAREKETLERİ

Gözün belirli bir tarama hareketi olduğu bilimsel bir gerçek. Buraya kadar sorun yok. Mesela birine “Sizin evinizde kaç pencere var? “ diye sorduğunuzda genelde sol üst köşeye gözünü çevirerek cevap verdiği iddia ediliyor. Doğru olabilir. Çünkü beynin sağ ve sol lopları farklı fonksiyonlara sahip ve gözün bu lop parçalarının konumuna göre bir tarama yapması mantıklı olabilir. Ancak fasarya bundan sonra başlıyor. Şöyle deniyor :
Efendim Time dergisinin Kaddafi’yi kapak yaptığı bir sayısı var. Normalde görünmüyor ama gözün fovea hareketleriyle görebileceği şekilde “KILL” yazıyor oraya…E “KILL” de nedir ölüm arketipinde bir cümledir. ( Bkz. Arketipler ) Manası “ÖLDÜR” dür. Yani bundan farkında olmadan etkilenen bazı manyak kişiler Kaddafi’yi öldürsün diye yapmışlardır bunu…
Efendim, iddialar bunlar. İddianın sonu gelmez. Araştırıp dururuz burada. Delinin biri kuyuya taş atmış kırk akıllı çıkaramamış hesabı. Sanki Kaddafi’yi öldürmeye kimsenin gücü yetmiyor. Kaddafi bugün ülkesinin petrol kaynaklarını Avrupa ülkelerine açan, herkesin memnun olduğu bir lidercik. Dengesiz birisi..Kendi halkının ona isyan etmesi gerekiyor bi kere…Böyle bir adam bize yakışmıyor diyerekten. Eee..Bu manipülasyonu çıkaranlar Kaddafi’den memnun olanlardır belki de…Abi Kaddafi’yi öldürmeye çalışıyorlar diyerekten ve dedirterekten adamın bir asır daha halkına zulmetmesini sağlıyor olabilirler. Ayrıca ne güzel böyle bir yöntem varsa, sırayla öldürülecek adamların listesini yapalım, binlerce dergi var anasını satıym, kapak yapalım bunları sırasıyla, vuran vurana…İstemediğin adamı kapak yap olsun bitsin…
 İnsanın davranışlarını değiştiren reklamlar vardır. Fakat bunların gizli olması gerekmez. Gizli olan mesajların hemen hiçbiri insan davranışını değiştirmez….Değiştirir diyenlerle tersini söyleyenleri mukayese edelim…Burada yanlış  anlaşılmaması gereken nokta “bilinçaltı reklam” “gizli mesaj içeren reklam” farkıdır. Biz aşağıda reklamın bilinç üzerinde etkili olduğunu ve “bilinçaltı reklam” adı altında bazı kanuni yasaklamaların olduğuna değiniyoruz ve adına “bilinçaltı reklam” yerine başka bir isim verilmesi gerektiğine inanıyoruz…Ancak burada tartışılan konu 25.kare benzeri gizli mesajlardır. Subliminal değil….

Gizli Mesaj Bilinçaltını Etkiler

Gizli Mesaj Bilinçaltını Etkileyemez

Gizli mesaj içeren reklamlar insanlara daha farklı duygular hissettiriyor ve bunlar satın alma dürtüsünü harekete geçiriyor (Mayer 2004 ) Bu konuda şirketler açılan davalarda şirketler beraat ettiler. Avukatlar da davaları hep kazandılar. Bilimsellikten yoksun…
Bir anda gösterilip çekilen bir görüntü beyinde durma ( interrupting ) etkisi yapar ve beyin durduğu noktayı açıklamaya çalışırken bu anlık olaya kilitlenir ve daha çok etkilenir. Beyin çok daha kompleks. O kadar kolay değil insanı ikna etmek. Beyne anlık bir resim sokmakla işleyişini alt üst edemezsin…Çok daha karmaşık ve multifonksiyonel bir çalışma mekanizması var…
Beyin gizli görüntüyü işleyemiyor, dolayısıyla görüntü direk bilinçaltına gidiyor ve davranışlarımızı etkiliyor. Aynı şey gizli ses için de ( reverse speech ) ( backward masking ) geçerli… Prof. Mark D.Allen : “Tersten ses kaydetmenin insanı etkileme olasılığı sıfır”
Eser miktarda da olsa kullanılıyor…. Kullanıldığı bir çok afişte, “UFO BELEIVERS” hadisesinde UFO’ya inanan insanların varlığını fırsat bilen tarlaya şekil yapıcılar ( bunlar gece tarlaya girip yukarıdan görülebilcek geometrik şekiller çizerler ve bunu UFOlar yaptı dedirtirler…) olduğu gibi inanç suistimali ( madem bu kadar taktınız kafaya alın size gizli mesaj türünden) veya afişi hazırlayanın muzipliği olarak değerlendirilebilir. Etkili olduğuna inananlar olduğu müddetçe gizli mesajlar konacaktır. ( ARZ – TALEP ilişkisi )
Bu olay ortaya çıkamaz, çünkü reklamcıları afişe edemezler, onlardan gelir sağlıyorlar, kendi kuyusunu kimse kazmaz. Böyle bir şey olsa, bunun on yıllar boyunca saklanması mümkün olmazdı. ( Herkesin konuştuğu bir dünyada ve bilgi çağında) Madem etkili, neden bütün ulusal ve uluslar arası şirketler bu yöntemi kullanmıyor. Basketbol maçı seyrederken mola verildiğinde reklamların dönmesi yerine, maç içinde versinler gizli resimleri, maç bölünmemiş olsun…Hem saniye başı ücreti çok daha düşük olur…
Gün boyu alınan impulslar eğer büyük ve kuvvetli değilseler bilinçaltına atılırlar ve gece rüyamızda işlenirler. ( Rüya- bilinçaltı ilişkisinde yeni bir yorum ) Rüya-Bilinçaltı ilişkisi bir gerçektir. Fakat küçük etkilerin ( mesela eşik değerine yakın olanlar ) rüyayı etkilediğini iddia etmek temelsizdir. Kendi haklılığını ispat etmeye yönelik bir fasaryadır.
Efendim bazı deneyler beynin alfa ve beta dalgalarının bu gizli mesajlardan etkilendiğini gösteriyor… Literatürde tekrarlayan tek bir deney yok
Reklamcılar alkoliklerin en derin korkularını, rüyalarını anlattırarak öğreniyor ve reklamlarda kullanıyor…(kaynak belirtilmeli ) Bu bir gizli mesaj değil, bilinçaltı mesajdır. Zaten kanunlarda yasaktır.
Marlboro sigarasını sana nasıl satacağını araştırıyor, Efes bira içmen için her yıl milyon dolarlar harcıyor…Bunlar gizli mesaj kullanmıyor olabilirler mi… Etkisi olsa, yakalanmayacaklarını bilseler kullanırlardı belki. Ama etkili olan gizli mesaj değil, bilinçaltı mesaj’dır. Bilinçaltı mesajı kullanıyor olabilirler. Ancak kanunlarda yasaktır.
Gizli mesajın bilinçaltına gitmesinin sırrı şu: Normalde bir mesaj aldığımızda bilincimizle onu işleriz ve işlenmiş bilgiyi bilinçaltımıza göndeririz. Gizli mesaj kullanıldığında ise işleme kısmı çalışmıyor ve mesaj direk bilinçaltımıza girerek tavır ve ruh halimizi bozuyor veya satın alma dürtümüzü etkiliyor. Satın alma dürtüsünü etkilediği ispatlanan açık reklamları kullanmak yerine, literatürde tek bir tekrarlayan etkisi ispatlanamamış, bilimsel olmayan bir 25.kare benzeri tekniğine neden başvurulsun. Zaten açık reklam insanın satın alma dürtüsünü açıktan etkiliyor.
Bazı rock grupları teyplerine ( şimdilerde CD, DWD ) tersten ses kaydettiler. Kasedi tersten dinleyince zararlı bir çok gizli mesaj tespit edildi. Bunlar çocukları intihara sürükledi. Judas Priest Davasında hakim şu karara varmıştır : “Bilinçaltı mesajlar var olsa bile, işe yaradıklarına delil yoktur.”


Arkadaşlar, internette yüzlerce gizli mesajın insanı etkilediğini destekleyen ve “bilinçaltı reklam, gizli mesaj içeren reklam” ayrımını yapamamış site var. Belki yokluğunu ispatlayan nadir yazılardan biri bu…Fakat yabancı sitelerde konuyu araştırırsanız. ( işi ticarete döken subliminal CD satıyoruz biz ağbi hayatın istediğin gibi olsun biz mesajı gizliden gizliye vericez senin hayatın değişecek diyenlerin siteleri hariç ) benimle aynı veya benzer kanaate ulaşırsınız diye tahmin ediyorum…Bilimden şaşmayın…Biz toplum olarak kaderci yapımızla hep başkalarının bizi yönettiğini yönlendirdiğine inanma eğilimindeyiz. Kendi hatalarımızı hep başkalarına yükleme ihtiyacındayız…Şans oyunlarına da belki bu yüzden çok prim veriyoruz. Kadınların sabah akşam kahve falı baktığı bir ülkede erkeklerin at yarışı veya iddaa oynaması gayet normal…Ya da hayatını burçlara göre şekillendiren, rüyalarını kafayı takan ve görünür, elle tutulur olanı bilimi çöpe atan bir toplumda göbek taşından kafasını içeri sokmaya çalışan da çıkar, çocuğun resmini dervişin mezarında taktis ettirip KPSS denemesi çözdüğü kalemini okuyan da çıkar…Çünkü kısa yoldan para kazanma hissi batıl duygularla her zaman iç içedir. Haramla da…Kul hakkı yemeyle de…En fazla kul hakkı yiyenlerin en çok Allah’tan bahsedenler olması da ilginç.Ne diyelim bu da bu ülkenin imtihanı herhalde…Gericilik ve Bilim…Konumuza dönelim…
Eğer gizli mesajlar bilinçaltımızda davranış değişikliği oluşturacak seviye etkili olsaydı ne olurdu : Buyrun:

ÖYLE OLSAYDI

  •          Rock’çı Judas Priest : “Öyle olsaydı kendi dinleyicilerime ‘daha fazla albüm alın’ diye ters mesaj gönderirdim.  Neden dinleyicilerimi öldürmek isteyeyim…Beraat etti.
  •          Madem etkili o zaman bütün şirketler bunu kullanıyor olması gerekmez miydi, bunun eğitimini yapanlar da büyük paralar kazanabilirdi
  •          Klasik reklamın etkili olduğu kanıtlanmış, gizli mesaj içeren reklamın etkili olduğu ise Vicary’ten beri ( 1950 ) kanıtlanamış. Neden şirketler gizli mesaj içeren reklam yapsın…
  •          Neden her gün binlerce klasik reklam dönüp duruyor televizyonlarda. Gizli reklam yapılsın…Ara vermeden filmleri izlemeye devam edelim J
  •          Şirketler neden yakalandığında prestij kaybedecekleri bir gizli mesaj içeren reklam yapsınlar….
  •          Bugünün bilgi toplumunda böyle bir tekniğin ( eğer etkili ise ) gizli kalması mümkün mü?
  •          Bilinçaltı mesajlarla CD’lerle sigarayı bıraktırdığını, kilo verdirdiğini, kötü alışkanlıklardan vazgeçirdiğini iddia eden pazarlamacılara olumlu bir geri dönüş yaşanmamıştır.
  •          Daha fazla para kazan, daha özgüven sahibi ol şeklinde yazılımla müşteriye bilinçaltı mesaj gönderip başarılı olduklarını iddia ederek para kazanma ihtiyacı içinde olanlar, kendi kendilerine daha fazla para kazan diye mesaj göndersinler, Bill Gates olsunlar, milletin o CD’leri satın almasını beklemesinler, bu yolla başbakan bile olabilirler.

BİLİNÇALTI ÜÇKAĞITÇILIĞI

Kötü alışkanlıklarınızdan kurtulma ümitlerinizi kullanıp, paranızı (ç)alarak size CD veren bir “bilinçaltı üçkağıtçılığı” fenomeni var.Üçkağıtçılık diyorum çünkü sitelerinde bilimsel davranmak yerine bunun %100 etkili olduğunu ( buradan anlayın yalan olduğunu ) vs. iddia ediyorlar. Kardeşim al kendi CD’ni subliminal etkile kendini, patron ol, iş adamı ol, çok para kazan, bırak bu işleri…Yok, beş parasız insanlar “ağbi ilgi çekiyor bu”  diyerekten giriyor bu işe ve ilgiyi paraya çeviriyor. Tavuk zekalılar da para veriyor bunlara ne yapalım…
Dostlarım 10$’a “subliminal messaging software” yani bilinçaltına mesaj gönderme adı altında yazılımlar satılıyor. Ne kadar ucuz değil mi? Sizce sizi kötü alışkanlığınızdan kurtaran bu programın 100$ olması, hatta belki 1000$ olması gerekmez mi?...10$ çünkü ne kadar vurursak voleyi o kadar kardır. İlgi sürümünden kazanıyoruz..Ha yarın başka metotlar bulunur, 50 sene 100 sene sonra onu bilemem. Ancak gizli mesaj’ın böyle bir etkisi yok…Etkisi olan klasik reklamlardır. Gizli olanlar değil…
Şimdi gelelim klasik reklamlara. Gizli mesaj belki bilinçaltını etkilemiyor. Ancak insanın satın alma davranışını etkilediği ispatlanan klasik reklamlar var ve bunların bazıları da yasalarda “bilinçaltı reklam” kapsamına giriyor. Ben de burada reklamların ve bazı film sahnelerinin denetlenmesi gerektiğini düşünenlerdenim. Yasakçı zihniyet olarak algılanmasın ancak hiçbir şeye sınırsız özgürlük alanı verilemez pratikte, çünkü her şeyin bir sınırı veya ölçüsü olmalıdır. Şimdi gerçekten davranışlarımızı etkiliyen klasik reklamlara ve onlarda kullanılan bilinçaltı tekniklerine değinelim….Bence asıl ilgilenmemiz gereken bilinçaltı değil bilinçüstü reklamlarıdır. Çünkü bilincin üstünü altına getiren onlardır. J Buyrun başlıyoruz :

GİZLİ MESAJ VE BİLİNÇALTI MESAJ KARIŞIK ÖRNEKLERİ

( not: birçoğu gizli mesaj kapasamında ve etkisiz olduğu kanatindeyim )
  •          Iron Chef America ( 2007 )
  •          Mc Donald’s logosu
  •          Miterand’ın seçim kampanyası
  •          Minority Report ( Azınlık Raporu )
  •          Coca Cola, Pepsi
  •          Fight Club ( David Fincher’in gene ) ( Fincher işi biliyor demek ki )
  •          87 Kanami makinelerinde…Oyuna başlamadan kazanan adam imajı ( kazino’da yani kumarhanede görülmüş)
  •          Rönesans sanatçıların da gizli mesaj kullandıkları iddia ediliyor…
  •          Kuzuların Sessizliği Film Afişi
  •          Rescuer adlı çizgi filmde parlayıp söndüğü iddia edilen resim
  •          Aladdin
  •          Aslan Kral
  •          Little Mermaid
  •          Camel sigarası
  •          Smooth Character
  •          Turkcell ( 0 506 ve 0 547 sayılarını Türkcell’e taşıyan selocanlar )
  •          Starbucks
  •          David Fincher’in Seven ( 7 ) adlı filmi
  •          1973 yılına ait 25  kuruşun üstünde göğüs dekolteli Anadolu kadını var iddiası
  •          İnternette dolaşan ters renklendirmeli Hz.İsa figürü ( İNVERSE IMAGE, ters resim şeklinde gizli mesaj )
  •          Flash Tv’nin 6 Ocak 2011’de yayınladığı bilinçaltı olduğu iddia edilen reklam, ceza aldığı söyleniyor
  •          Bush’un Seçim Kampanyası ( democ- rats gizli mesajı nedeniyle rat ayrı yazılınca hakaret olarak algılandı)
  •          Fedex logosu


REKLAMLAR VE MANİPÜLASYONLAR

Asıl korkulması gereken gizli reklamlar değil klasik reklamlardır. Çünkü reklamlar vahşi kapitalizmin sahne aldığı yerlerdir.  Belki her gün hepimiz beden diliyle birbirimize mesajlar gönderiyoruz. Söylediklerimizle hareketlerimiz birbirini tutmuyor. Bunu bilinçaltı olarak değerlendirebilir miyiz? Yoksa bu da bir gizli mesaj kapsamına mı girer. Bilemiyorum. Ancak mesajı gönderen kişi kendi bilinçaltının gereğini yapıyor diye düşünürsek bu tarz mesajlara bilinçaltı mesajlar diyebiliriz. Mesela mutlu rolü yapan üzgün bir insan düşünelim. Sözleriyle mutlu olduğunu söylerken, hal diliyle bişeylere üzüldüğünü anlayabiliyoruz. Kendi bilinçaltı onu böyle davranmaya zorluyor ve istese de üzgün olduğunu saklayamıyor. ( Saklamasın da zaten, çünkü ifade edilemeyen duygular ileride ciddi sağlık sorunlarına yol açabildiği psikologlarca ifade ediliyor, gülmek istiyorsanız gülmekten çekinmeyin, ağlamak istiyorsanız hüngür hüngür ağlayın efendim, içine atmaktan iyidir ) Kişinin bilinçaltını veya ruh halini yansıtması bakımından bu tarz mesajlara bilinçaltı mesaj denilebilir.
Şirketler reklam stratejileri üzerinde kafa yoruyor, pazarlama teknikleri, satış stratejileri geliştiriyor, dürtüsel araştırmalar yapıyor ( “motivational researches” ), tüketici analizi yapıyorlar. Tüketicilerin nelerden hoşlandığını, nelerden etkilendiklerini öğrenmeye çalışıyorlar. Tehlike esas buradan hasıl oluyor…Bazı araştırma sonuçları şunlarmış:
  •          Kadınlar ortası ince belli mayonez kutularını daha çok satın alıyormuş. ( ince belli olma isteği ).
  •          Müşteriler, aşina oldukları ürünleri satın alma eğilimindeymiş.
  •          Trafik kazası haberinin yanındaki parfüm reklamını beyin algılamıyor, fakat sigorta reklamı olsa çok daha etkili olabileceği söyleniyor…( solda kaza yapanların haberi sağda XXX sigorta reklamı ) ( etik değil ben böyle bir sigorta şirketine prim vermem )
  • ·         Reklamlarda sadece görüntüye odaklanılıyor, fakat gazlı içeceğin bardağa boşalırken çıkardığı ses, mangalda kanadın cızırdaması bir karakter yaratırmış…
  • ·         Reklamların daha etkin olması için yüzyıllarıdır etkin olan dinler araştırılıyormuş. Reklamlarda da dinlerdeki gibi “ritüel”,”korku”,”gizem” vs…ekleniyormuş. ( vahşi kapitalizmin dini imanı paradır derlerdi de inanmazdık )
  • ·         Susamış birisinin üzerinde Cola reklamının daha etkili olduğu gösterilmiş. İhtiyaç içinde olma acziyet doğurur ve acziyet hemen suistimal edilir. Psikolojik olarak doymuş bir müşteriyi etkilemek çok zor…
  • ·         Negatif mesajların pozitif mesajlardan daha hızlı algılandığı iddia ediliyor. Mesela “Slow Down” yerine “Kill Your Speed” tabelasına  daha çok bakılıyormuş. Yani “yavaşla” yerine “öldür hızını” tabelası daha dikkat çekici olabilirmiş. Şirketlerin böyle taktikler kullandıklarına şahit olursam o ürünü bi daha almam ben söyliym…Pazarlama tekniğine değil ürününe güvenmen gerekir bence…Göz boyamaya değil hizmet üretmeye bakmak lazım…
  •          Aynı tür müzik çalınan yerlerde müşteriler daha fazla zaman geçiriyor, yavaş müzik çalınca daha yavaş, hızlı müzik çalınca da hızlı hareket edip kaçıp gidiyorlar. ( Demek ki yavaş müzikler tercih edilmeli )
  •          Alışveriş mekanlarında havaya bazı kokular sıkıldığında cironun arttığı tespit edilmiş.
  •          Yüzlerce gizli ajan tutup, bir ürünün adını sürekli söyletip halk arasında tanınırlığını arttırmaya çalışanlar bile varmış. ( Hacı duydun mu XYZ sigaraları çıkmış, manyak kaliteliymiş )Neler var neler…Acınacak halimiz var…Bize bu kapitalist dünyada sanırım köle olmak düşüyor…
  •          Anlam karmaşası tekniği : Bir görüntüde aynı anda birden fazla anlam çıkabiliyorsa, (örneğin dondurma yalayan fakat başka bir şeyi çağrıştırırcasına anormallikle )bunun da tesirli olduğu ( belli bir grup üzerinde tabi mesela gençler ) iddia ediliyor. ( Bullock )Anlam karmaşası à Manipülasyonu sağlıyor. (Multiple meaning = Çok anlamlılık, Ambiguity = Anlam karmaşası )
  •          Asmalı Konak’ın lahmacun satışlarını arttırdığı iddia ediliyor. ( Ürün yerleştirme uygulaması veya sanal reklam ) Şimdilerde yasal hale geldi ve “Geniş Aile” dizisinde Cola’yı firma ismi görünür şekilde masanın üstünde görebiliyoruz. Sizce bu bilgilendirme reklamı mı yoksa manipülasyon mu…bence ikincisi…
  •          Almanca şarkı çalarken Alman marka şarapların, Fransızca şarkı çalarken Fransız şaraplarının daha çok satın alındığı gösterilmiş….( istatistikle )
  •          Her yıl milyonlarca dolarlık neuromarketing adı altında “müşteri psikolojisine” odaklanarak ürünlerini sattırmaya çalışan firmaların çalışmaları yapılıyor. Neuro sinir demek, Neuromarketing Türkçe’ye nasıl çevrilir bilmem ama böyle bir sektör olduğu bir gerçek…Gizli mesaj değil Neuromarketing asıl tehlikeli olan…
  •          Reklamlarda sıklıklıkla UMUT, KORKU, SUÇLULUK VE CİNSELLİK temaları kullanılıyor. Zaten şiddet ve cinsellik çağımızın dışa vuran hastalıkları. Bir de arketipler hadisesi var. İnsan psikolojisi ölüme ve doğuma özel önem veriyor diyenler var. Bunun için cinayet ve şiddet ölüm arketipinde , cinsellik ise doğum arketipinde algılandığı için bu iki konu insanların dikkatini çekiyor diye iddia edenler var…Şiddet ve cinselliğin başta çocuklar ve hassas kişiler olmak üzere hemen bütün yaş grupları üzerinde olumsuz etkiler yaptığına dair ciddi kanıtlar mevcut. Kuzuların sessizliği filminde çıplak kadın parçalarıyla bütünde bir kuru kafa resmi çizilmiş, benim görüşüm ölümü ve doğumu birlikte kullanmasından ziyade bilinçaltı değil de gizli mesaja dahil olması ve etkili olmaması yönünde, afişi hazırlayanın muzipliği veya imzası da olabilir. Dediğim gibi gizli mesajlar zararlı değiller fakat bilinaltına tesir eden veya tesir edip etmediği ispatlanamasa bile müşteri davranışlarını değiştirdiği ispat edilen ( veya iddia edilen ), daha yukarıdaki teknikleri kullanan mesajlar sakıncalı olabilir.
 Subliminal’dan ziyade KİRLİ SATIŞ STRATEJİLERİNE çalışmak lazım dostlarım. Kendini korumak için en azından. Tüketici olarak benim davranışlarımı değiştirmeye çalışmak, bana saldırmak yerine, hizmet üretmeye bakmalı şirketler. İnsan sevgisi odaklı düşünmeyen bir iş dünyası dünyanın sonunu getirir. Dünyayı, metayı, parayı kutsayan, kendi menfaatlerini her şeyin üzerinde gören bir anlayış çok zararlıdır. Ne yapalım Allah böyle yaratmış bu dünyayı…Ama çözümü var dostlarım…
Ben şahsen reklamın , göz boyamaya dönmesine karşıyım. Daha ziyade ürün tanıtımı çerçevesinde ve bilgi verme amaçlı kalması taraftarıyım. Bir firmadaki birinin sizinle ilgiyle ve sevgiyle ilgilenmesi en iyi reklamdır. İçten ve samimi bir şekilde…Yani satış elemanlarına “güleryüzlü” olun demek yerine, satış elemanlarına huzur veren bir şirket yönetimi daha sahici , hem çalışanları hem müşterileri hem yöneticileri daha çalışkan, daha verimli, daha mutlu ve huzurlu olur. Yapmacık gülmeleri bir kenara bırakmak lazım. Bazen sahici bir durgunluk, yapmacık bir gülümsemeden daha iyidir. Bunlar hep neden oluyor biliyor musunuz, ambalaj yapma hastalığından. Ambalajın içinde ne olduğu önemli değil kapitalist dünyada, ambalajın ilgi çekip çekmemesi önemli, pisliği paketle sat gitsin anasını satıym….Gerçekler acı sevgili dostlarım…Ancak düşmanı tanımak, zafer kazanmanın ilk adımıdır. Yeni bir dünya kurmak için herkesin bilgilenmesi ve bilinçlenmesi lazım. O zaman herkes daha mutlu daha huzurlu olur. Şirketlerin amaçlarını para kazanmaktan, hizmet üretmetmeye çevirmeleri lazım.
Yeni savaş alanı alışveriş merkezleri ve marketler…Yirmibirinci yüzyılın topu tüfeği de satılmayı bekleyen ürünler…İktidar iş adamları, halk müşteriler, yeni bir kölelik düzenine doğru yol alıyoruz…Halkın, yani müşterilerin, müşteri olmaktan kurtulmaları ve özgürlüklerine kavuşmaları için tek yol ise DOĞRU KAYNAK, DOĞRU BİLGİ VE DOĞRU DAVRANIŞ’tır dostlarım....Şimdi gelelim yasal haklarınıza…

KANUN NE DİYOR

Aslında kanunun ne dediğiyle, denetimlerin ne söylediği birbirini tutmuyor. Türkiye’de yolun ortasına dikilen bir elektrik direğini kaldırmak yerine direğin üstüne “bu direğe yaklaşmak yasaktır” diye yazmak daha kolay ve anlamlı görülüyor.İnsana ve insan hayatına duyulan saygı o tabeladaki çakallık seviyelerinde. Fakat uzun vadede problemlerimiz artarak devam ediyor.
  •          3984 sayılı kanunun 20.maddesi “bilinçaltı reklamlara izin verilmemesi”
  •          Radyo ve Televizyon kuruluşları Reklam Yayın İlkeleri ile Reklam Gelirleri Üst Kurul Paylarının Ödenmesi Hakkındaki Yönetmeliğin 11.maddesi  “….bilinçaltıyla algılanmasını sağlayan reklamların yayınlanması yasaktır”
  •          Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın ticari reklam ve ilanlara ilişkin ilkeler ve uygulama esaslarına dair yönetmeliğin 7.maddesinin “b”bendinde konuyla alakalı bir yasaklama var.
  •          RTÜK bilinçaltı reklamı şöyle tanımlıyor : “Teknik cihazlar vasıtasıyla televizyon yayınlarında çok kısa süreli görüntüler kullanarak, izleyicilerin ancak bilinçaltıyla algılayabilecekleri ürün veya hizmetlerin tanıtılmasına ilişkin mesajlar içeren reklamlar” Not: RTÜK’ün de gizli mesaj ve bilinçaltı mesaj ayrımını yapmadığı anlaşılıyor. Onların da kafası karışık…
  •          ABD’de bilinçaltı reklam yapmak yasak. ( Türkiye’deki gibi, ancak denetleme nasıl yapılıyor onu bilemiyorum )
  •          55 ülkede daha bunun yasak olduğunu iddia edenler var, şahsen kaç ülkede yasak kesin bilgim yok…Zaten denetlenmediği müddetçe bir anlamı da yok…( Denetlense bile zararlı olup olmadığına kim nasıl karar verecek…tartışma konusu, belki pedagoglar ve psikologlardan oluşan bir kurul karar verebilir )

REKLAM ANALİZLERİ YAPILMALI

Reklam analizlerini faydalı buluyorum. Neden böyle bir tema seçildi? Gibi sorular sorup cevap arayanlar var. ( Özellikle yabancı kaynaklarda )

SÖZÜN ÖZÜ

Gizli reklamlardan bilinçaltı mesajlardan belki daha etkili olan açıktan yapılan klasik reklamlar ve pazarlama stratejileridir.  Esas araştırılması gereken her gün yüzlercesini izlediğimiz reklamlara odaklanmak ve vermek istediği mesajdan ziyade bu mesajı verirken neleri neden kullandığına eğilmek ve bir tüketici olarak ezilmemizi ve yanıltılmamızı engellemektir. Hiçbir şeyden korkmaya gerek yok…Roosevelt’in sözüyle bitirmek istiyorum
“ASIL KORKULMASI GEREKEN KORKUNUN TA KENDİSİDİR”
                                                                                                           Roosevelt
Musa YUNUS tarafından hazırlanmıştır…