30 Haziran 2011 Perşembe

Bilinçaltı Manipülasyonu Var Mı? Etkili Mi?

BİLİNÇALTI

Bilinçaltı varlığı kesin bir olgu. İngilizce subliminal, yani “sub”=”alt” ve “limen”=”eşik” kelimelerinden oluşuyor ve eşikaltı manasına geliyor. Duyma eşiği, görme eşiği gibi, bir de bilinç eşiği olduğu kabul edilerek bu eşiğin altındaki sistem için “bilinçaltı” kelimesi uygun görülmüş bilir kişilerimizce…

BILINÇALTININ YAPTIĞI BAZI İŞLER

Bilinçaltı: vücut ısının ayarlama ( 36 dereceye sabitleme ), nefes alıp verme gibi işleri yapar. “Parti fenomeni” hadisesi bilinçaltını daha iyi açıklayabilir. Bilinci buz dağının görünen yüzü olarak betimlersek, bilinçaltı buz dağının dipte kalan kısmıdır. İnternette bilgi çılgınlığı yaşanıyor dostlarım. Bilinçaltı reklamlarla irademizin elimizden alındığını iddia eden bazılar yazılarına dayanak olsun diye bazı yerde bilincin “%90 ı bilinçaltı %10’u bilinçüstü’dür”, bazı yerde “Hayır efendim onu diyen halt etmiş %99,9’u bilinçaltı %0,01’i bilinçüstü’dür” diyerekten yazılarına sayı ekleyerek bilimsel olmaya ve tezlerini ispatlamaya çalışıyorlar. Ben burada size bir sayı veremeyeceğim. Buzdağı örneğini aklınızda tutun…

PARTİ FENOMENİ

Bir partide olduğunuzu düşünün. İnsanlar gruplar halinde sohbet ediyor. Çok ses var. Odaklanmazsanız bir şey anlamanız mümkün değil. Siz kendi grubunuzda sohbet ediyorsunuz. Başkaları da kendi grubunda. Fakat o da ne : Birisi sizin adınızı andı…Tee duvarın dibinde İSMİNİZ zikredildi. Bunu duyuyorsunuz. Bu nasıl oluyor ? Bilinçüstü kendisine gelen binlerce sesin arasında kendi adını bilinçli bir çaba ile aramadığına göre bu nasıl oluyor. Bilinçaltı sayesinde oluyor. Bilinçaltı gelen binlerce megabaytlık veriden işimize yarayacağını düşündüğü verileri bilinçüstüne postalıyor. “1 mesajınız var gibilerinden…” Siz ise bu işlemlerden habersiz sadece adınızın zikredildiği tarafa dönüyorsunuz….İşte burada işi yapan bilinçaltı dostlarım…Bu olaya da “Parti Fenomeni”  denmiş. Siz isterseniz “Parti Hadisesi” veya “Parti Zamazingosu” da diyebilirsiniz. Ya da fenomenin Türkçesini deyin…J Neyse konuyu dağıtmayalım…

BİLİNÇALTI MESAJ GİZLİ MESAJ AYRIMI

Bilinçaltına mesaj göndermek, psikoloji ile ilişkili bilimlerin ilgi alanlarına giriyor aslında. Fakat internette “subliminal messaging” diye arama yaptığınızda nedense 25.kare uygulamaları gibi “gizli görüntü” “gizli mesaj” konularının anlatıldığını görüyoruz. Burda bir kavram karmaşası yaşanıyor. 25.kare uygulaması bir bilinçaltına mesaj gönderme işinden ziyade gizli mesaj olarak tanımlanmalı. Çünkü bilinçaltına iletildiğine ve/veya insanların davranışlarını değiştirdiğine yönelik literatürde tekrarlayan tek bir deney yok…Yani bilimsel temeli yok….Aynı şekilde “subliminal advertisement” diye arattığınızda yani “bilinçaltı reklam” olarak aradığınızda gene bir yanılsama olarak gizli mesaj içeren ( bazıları gerçekten içeriyor ) veya gizli mesaj içerdiği iddia edilen reklam örnekleri geliyor karşınıza…Bilinçaltı reklamcılığı başka bir şey, gizli mesaj içeren reklam başka bir şeydir. Gizli mesajların bilinçaltını etkilediğine yönelik bilimsel tekrarlayan bir deney mevcut değildir. ( Bunu daha önce demiş miydim J ) Tamam bunlar “bilinçaltı mesajlama” değil “gizli mesaj” olsun da, “Gizli mesaj nedir peki” dediğinizi duyar gibi oluyorum…

GİZLİ MESAJ

Gizli mesaj, bir yazıda, bir resimde, afişte veya filmde ( reklam filmi de olabilir ) herkesin hemen fark edemeyeceği ancak biraz dikkatli bakınca veya teknik aletlerle fark edilebilecek gizli metin, resim veya görüntülerdir. 25.kare uygulaması gizli mesaj kapsamında değerlendirilebilir. Gizli mesajlar yazılımla veya takistoskop denilen cihaz sayesinde oluşturulabiliyor.
Bazı gizli mesaj hazırlama yazılımları
  •          Subliminal Power
  •          Subliminal Message Flash ( Version 3.6 )
  •          Subliminal Messages Software ( 1.0 )
  •          Audocity ( Gizli işitsel mesaj, “backward masking” denilen sesi tersten kaydetme )
Dikkat edin bu yazılımların isimlerini burada veriyorum. Bunlar başında “subliminal” ifadesiyle geliyor ancak kesinlikle alakası yok, isimleri şöyle olması gerekirdi : Hidden Message ( Version X.Y ), o yukarıda “Subliminal” geçen kelimelerinin tamamını “Hidden”  yani Türkçe’si “Gizli” yapmak lazım…Ama sükse yaratması için subliminal daha uygun tabi…Vayy be adam bilinçaltımıza ulaşıyor ağbiii… J
Bir de takistoskop denilen cihaz var tabi. Bu cihaz sayesinde anlık görünütü vermek mümkün...
Şimdi bazı gizli mesaj koyma yöntemi inceleyelim…

25.KARE

Bir filimde 1 saniyelik bir görüntü 24 karedir. İnsan gözü bu 24 kareyi ayrı ayrı algılamaz. Hepsini beyinde birleştirir. 24 kareye aynı görüntüyü koyup 25.kareye kendi gizli görüntünüzü yerleştirdiğinizde 25.kare uygulaması yapmış olursunuz. Yani gizli resim…Rusya’da bunlarla mücadele eden 25.kare adlı bir oluşum var. Tespit ettikleri gizli mesajları Radyo ve Televizyon Üst Kurullarına şikayet ediyorlar. Gerçekten insanı etkileyen yasaklanması gereken reklamlar veya film sahneleri var fakat 25.kare yani gizli mesaj bu kapsamda olmayabilir. Çünkü tesirsiz…Tesirli olan yöntemleri aşağıda açıklayacağım. 25.karenin insana tesir ettiğini iddia edenler şöyle diyorlar :
Efendim biz o 24 kareyi fark ettik, fakat 25.kareyi fark edemedik, şimdi onu bizim gözümüz görmüyor ama beynimiz algılıyor onu, eee sonra ne oluyor direk bilinçaltımıza ( oha ) geçmiş oluyor, mesela o görüntüde kedi kesme resmi varsa hep beraber kedi kesmeye başlarız hafizanallah…
Yok yaw…Ülem insanın bilinçaltı bu kadar mı basit. Tek resimde nakavt oluyor. Uzaktan kumandalı zombiye dönüşüyor…Sonra o 25.karenin bilinçaltına gittiğinin bilimsel ispatı var mı? Gittiğini farzedelim. Bir resmin insanın bütün tutum ve davranışlarını değiştirmesi mümkün mü? Madem böyle bir teknik var, o zaman hepimiz istenen gizli mesajlarla oraya buraya yönlendirilir, köle oluruz bu teknolojiyi elinde bulunduranlara, savaş çıkar anasını satıym…
Bir de Amerika’da halk denek olarak kullanılıp bir katilin yakalanması için 25.kare tekniği ile haber programlarında “Polisi ara” görüntüsü verilmiş, katil kendini ihbar etsin diye…arayan olmamış…Sonuçtan ziyade bir halkın denek olarak kullanılması hoş gözükmüyor. Belki bir etkisi yok ama gene de insanların üzerinde böyle deneyler yapmayı etik bulmuyorum şahsen ben o kanalı sittin sene seyretmem bidaha…

FLAŞLI KARTON TEKNİĞİ

Bu tekniğin işe yarayacağını iddia edenler şöyle diyorlar :
“Sigarayı bırakmaya hazırım” cümlesini keçeli kalemle kartona yazın. Bunun gibi BASİT, KISA ve OLUMLU cümleleri 3-4 kağıda daha yazın ve saat gecenin 3’ünde kalkın. Işığı yakmayın. Karanlıkta el feneri ile kartonu aydınlatıp, feneri söndürün, sonra tekrar aydınlatıp tekrar söndürün ( flaş yapıyoruz ), bunu birkaç sefer tekrarlayın. ( Okumaya çalışmayın )
Bu teknikle sigarayı bırakmanın mümkün olduğu iddia ediliyor. İnanmak, güvenmek çok önemli bir faktör onun dışında bilimsel, kanıtlanmış bir metot olduğuna dair elimizde veri yok.

GÖZÜN FOVEA HAREKETLERİ

Gözün belirli bir tarama hareketi olduğu bilimsel bir gerçek. Buraya kadar sorun yok. Mesela birine “Sizin evinizde kaç pencere var? “ diye sorduğunuzda genelde sol üst köşeye gözünü çevirerek cevap verdiği iddia ediliyor. Doğru olabilir. Çünkü beynin sağ ve sol lopları farklı fonksiyonlara sahip ve gözün bu lop parçalarının konumuna göre bir tarama yapması mantıklı olabilir. Ancak fasarya bundan sonra başlıyor. Şöyle deniyor :
Efendim Time dergisinin Kaddafi’yi kapak yaptığı bir sayısı var. Normalde görünmüyor ama gözün fovea hareketleriyle görebileceği şekilde “KILL” yazıyor oraya…E “KILL” de nedir ölüm arketipinde bir cümledir. ( Bkz. Arketipler ) Manası “ÖLDÜR” dür. Yani bundan farkında olmadan etkilenen bazı manyak kişiler Kaddafi’yi öldürsün diye yapmışlardır bunu…
Efendim, iddialar bunlar. İddianın sonu gelmez. Araştırıp dururuz burada. Delinin biri kuyuya taş atmış kırk akıllı çıkaramamış hesabı. Sanki Kaddafi’yi öldürmeye kimsenin gücü yetmiyor. Kaddafi bugün ülkesinin petrol kaynaklarını Avrupa ülkelerine açan, herkesin memnun olduğu bir lidercik. Dengesiz birisi..Kendi halkının ona isyan etmesi gerekiyor bi kere…Böyle bir adam bize yakışmıyor diyerekten. Eee..Bu manipülasyonu çıkaranlar Kaddafi’den memnun olanlardır belki de…Abi Kaddafi’yi öldürmeye çalışıyorlar diyerekten ve dedirterekten adamın bir asır daha halkına zulmetmesini sağlıyor olabilirler. Ayrıca ne güzel böyle bir yöntem varsa, sırayla öldürülecek adamların listesini yapalım, binlerce dergi var anasını satıym, kapak yapalım bunları sırasıyla, vuran vurana…İstemediğin adamı kapak yap olsun bitsin…
 İnsanın davranışlarını değiştiren reklamlar vardır. Fakat bunların gizli olması gerekmez. Gizli olan mesajların hemen hiçbiri insan davranışını değiştirmez….Değiştirir diyenlerle tersini söyleyenleri mukayese edelim…Burada yanlış  anlaşılmaması gereken nokta “bilinçaltı reklam” “gizli mesaj içeren reklam” farkıdır. Biz aşağıda reklamın bilinç üzerinde etkili olduğunu ve “bilinçaltı reklam” adı altında bazı kanuni yasaklamaların olduğuna değiniyoruz ve adına “bilinçaltı reklam” yerine başka bir isim verilmesi gerektiğine inanıyoruz…Ancak burada tartışılan konu 25.kare benzeri gizli mesajlardır. Subliminal değil….

Gizli Mesaj Bilinçaltını Etkiler

Gizli Mesaj Bilinçaltını Etkileyemez

Gizli mesaj içeren reklamlar insanlara daha farklı duygular hissettiriyor ve bunlar satın alma dürtüsünü harekete geçiriyor (Mayer 2004 ) Bu konuda şirketler açılan davalarda şirketler beraat ettiler. Avukatlar da davaları hep kazandılar. Bilimsellikten yoksun…
Bir anda gösterilip çekilen bir görüntü beyinde durma ( interrupting ) etkisi yapar ve beyin durduğu noktayı açıklamaya çalışırken bu anlık olaya kilitlenir ve daha çok etkilenir. Beyin çok daha kompleks. O kadar kolay değil insanı ikna etmek. Beyne anlık bir resim sokmakla işleyişini alt üst edemezsin…Çok daha karmaşık ve multifonksiyonel bir çalışma mekanizması var…
Beyin gizli görüntüyü işleyemiyor, dolayısıyla görüntü direk bilinçaltına gidiyor ve davranışlarımızı etkiliyor. Aynı şey gizli ses için de ( reverse speech ) ( backward masking ) geçerli… Prof. Mark D.Allen : “Tersten ses kaydetmenin insanı etkileme olasılığı sıfır”
Eser miktarda da olsa kullanılıyor…. Kullanıldığı bir çok afişte, “UFO BELEIVERS” hadisesinde UFO’ya inanan insanların varlığını fırsat bilen tarlaya şekil yapıcılar ( bunlar gece tarlaya girip yukarıdan görülebilcek geometrik şekiller çizerler ve bunu UFOlar yaptı dedirtirler…) olduğu gibi inanç suistimali ( madem bu kadar taktınız kafaya alın size gizli mesaj türünden) veya afişi hazırlayanın muzipliği olarak değerlendirilebilir. Etkili olduğuna inananlar olduğu müddetçe gizli mesajlar konacaktır. ( ARZ – TALEP ilişkisi )
Bu olay ortaya çıkamaz, çünkü reklamcıları afişe edemezler, onlardan gelir sağlıyorlar, kendi kuyusunu kimse kazmaz. Böyle bir şey olsa, bunun on yıllar boyunca saklanması mümkün olmazdı. ( Herkesin konuştuğu bir dünyada ve bilgi çağında) Madem etkili, neden bütün ulusal ve uluslar arası şirketler bu yöntemi kullanmıyor. Basketbol maçı seyrederken mola verildiğinde reklamların dönmesi yerine, maç içinde versinler gizli resimleri, maç bölünmemiş olsun…Hem saniye başı ücreti çok daha düşük olur…
Gün boyu alınan impulslar eğer büyük ve kuvvetli değilseler bilinçaltına atılırlar ve gece rüyamızda işlenirler. ( Rüya- bilinçaltı ilişkisinde yeni bir yorum ) Rüya-Bilinçaltı ilişkisi bir gerçektir. Fakat küçük etkilerin ( mesela eşik değerine yakın olanlar ) rüyayı etkilediğini iddia etmek temelsizdir. Kendi haklılığını ispat etmeye yönelik bir fasaryadır.
Efendim bazı deneyler beynin alfa ve beta dalgalarının bu gizli mesajlardan etkilendiğini gösteriyor… Literatürde tekrarlayan tek bir deney yok
Reklamcılar alkoliklerin en derin korkularını, rüyalarını anlattırarak öğreniyor ve reklamlarda kullanıyor…(kaynak belirtilmeli ) Bu bir gizli mesaj değil, bilinçaltı mesajdır. Zaten kanunlarda yasaktır.
Marlboro sigarasını sana nasıl satacağını araştırıyor, Efes bira içmen için her yıl milyon dolarlar harcıyor…Bunlar gizli mesaj kullanmıyor olabilirler mi… Etkisi olsa, yakalanmayacaklarını bilseler kullanırlardı belki. Ama etkili olan gizli mesaj değil, bilinçaltı mesaj’dır. Bilinçaltı mesajı kullanıyor olabilirler. Ancak kanunlarda yasaktır.
Gizli mesajın bilinçaltına gitmesinin sırrı şu: Normalde bir mesaj aldığımızda bilincimizle onu işleriz ve işlenmiş bilgiyi bilinçaltımıza göndeririz. Gizli mesaj kullanıldığında ise işleme kısmı çalışmıyor ve mesaj direk bilinçaltımıza girerek tavır ve ruh halimizi bozuyor veya satın alma dürtümüzü etkiliyor. Satın alma dürtüsünü etkilediği ispatlanan açık reklamları kullanmak yerine, literatürde tek bir tekrarlayan etkisi ispatlanamamış, bilimsel olmayan bir 25.kare benzeri tekniğine neden başvurulsun. Zaten açık reklam insanın satın alma dürtüsünü açıktan etkiliyor.
Bazı rock grupları teyplerine ( şimdilerde CD, DWD ) tersten ses kaydettiler. Kasedi tersten dinleyince zararlı bir çok gizli mesaj tespit edildi. Bunlar çocukları intihara sürükledi. Judas Priest Davasında hakim şu karara varmıştır : “Bilinçaltı mesajlar var olsa bile, işe yaradıklarına delil yoktur.”


Arkadaşlar, internette yüzlerce gizli mesajın insanı etkilediğini destekleyen ve “bilinçaltı reklam, gizli mesaj içeren reklam” ayrımını yapamamış site var. Belki yokluğunu ispatlayan nadir yazılardan biri bu…Fakat yabancı sitelerde konuyu araştırırsanız. ( işi ticarete döken subliminal CD satıyoruz biz ağbi hayatın istediğin gibi olsun biz mesajı gizliden gizliye vericez senin hayatın değişecek diyenlerin siteleri hariç ) benimle aynı veya benzer kanaate ulaşırsınız diye tahmin ediyorum…Bilimden şaşmayın…Biz toplum olarak kaderci yapımızla hep başkalarının bizi yönettiğini yönlendirdiğine inanma eğilimindeyiz. Kendi hatalarımızı hep başkalarına yükleme ihtiyacındayız…Şans oyunlarına da belki bu yüzden çok prim veriyoruz. Kadınların sabah akşam kahve falı baktığı bir ülkede erkeklerin at yarışı veya iddaa oynaması gayet normal…Ya da hayatını burçlara göre şekillendiren, rüyalarını kafayı takan ve görünür, elle tutulur olanı bilimi çöpe atan bir toplumda göbek taşından kafasını içeri sokmaya çalışan da çıkar, çocuğun resmini dervişin mezarında taktis ettirip KPSS denemesi çözdüğü kalemini okuyan da çıkar…Çünkü kısa yoldan para kazanma hissi batıl duygularla her zaman iç içedir. Haramla da…Kul hakkı yemeyle de…En fazla kul hakkı yiyenlerin en çok Allah’tan bahsedenler olması da ilginç.Ne diyelim bu da bu ülkenin imtihanı herhalde…Gericilik ve Bilim…Konumuza dönelim…
Eğer gizli mesajlar bilinçaltımızda davranış değişikliği oluşturacak seviye etkili olsaydı ne olurdu : Buyrun:

ÖYLE OLSAYDI

  •          Rock’çı Judas Priest : “Öyle olsaydı kendi dinleyicilerime ‘daha fazla albüm alın’ diye ters mesaj gönderirdim.  Neden dinleyicilerimi öldürmek isteyeyim…Beraat etti.
  •          Madem etkili o zaman bütün şirketler bunu kullanıyor olması gerekmez miydi, bunun eğitimini yapanlar da büyük paralar kazanabilirdi
  •          Klasik reklamın etkili olduğu kanıtlanmış, gizli mesaj içeren reklamın etkili olduğu ise Vicary’ten beri ( 1950 ) kanıtlanamış. Neden şirketler gizli mesaj içeren reklam yapsın…
  •          Neden her gün binlerce klasik reklam dönüp duruyor televizyonlarda. Gizli reklam yapılsın…Ara vermeden filmleri izlemeye devam edelim J
  •          Şirketler neden yakalandığında prestij kaybedecekleri bir gizli mesaj içeren reklam yapsınlar….
  •          Bugünün bilgi toplumunda böyle bir tekniğin ( eğer etkili ise ) gizli kalması mümkün mü?
  •          Bilinçaltı mesajlarla CD’lerle sigarayı bıraktırdığını, kilo verdirdiğini, kötü alışkanlıklardan vazgeçirdiğini iddia eden pazarlamacılara olumlu bir geri dönüş yaşanmamıştır.
  •          Daha fazla para kazan, daha özgüven sahibi ol şeklinde yazılımla müşteriye bilinçaltı mesaj gönderip başarılı olduklarını iddia ederek para kazanma ihtiyacı içinde olanlar, kendi kendilerine daha fazla para kazan diye mesaj göndersinler, Bill Gates olsunlar, milletin o CD’leri satın almasını beklemesinler, bu yolla başbakan bile olabilirler.

BİLİNÇALTI ÜÇKAĞITÇILIĞI

Kötü alışkanlıklarınızdan kurtulma ümitlerinizi kullanıp, paranızı (ç)alarak size CD veren bir “bilinçaltı üçkağıtçılığı” fenomeni var.Üçkağıtçılık diyorum çünkü sitelerinde bilimsel davranmak yerine bunun %100 etkili olduğunu ( buradan anlayın yalan olduğunu ) vs. iddia ediyorlar. Kardeşim al kendi CD’ni subliminal etkile kendini, patron ol, iş adamı ol, çok para kazan, bırak bu işleri…Yok, beş parasız insanlar “ağbi ilgi çekiyor bu”  diyerekten giriyor bu işe ve ilgiyi paraya çeviriyor. Tavuk zekalılar da para veriyor bunlara ne yapalım…
Dostlarım 10$’a “subliminal messaging software” yani bilinçaltına mesaj gönderme adı altında yazılımlar satılıyor. Ne kadar ucuz değil mi? Sizce sizi kötü alışkanlığınızdan kurtaran bu programın 100$ olması, hatta belki 1000$ olması gerekmez mi?...10$ çünkü ne kadar vurursak voleyi o kadar kardır. İlgi sürümünden kazanıyoruz..Ha yarın başka metotlar bulunur, 50 sene 100 sene sonra onu bilemem. Ancak gizli mesaj’ın böyle bir etkisi yok…Etkisi olan klasik reklamlardır. Gizli olanlar değil…
Şimdi gelelim klasik reklamlara. Gizli mesaj belki bilinçaltını etkilemiyor. Ancak insanın satın alma davranışını etkilediği ispatlanan klasik reklamlar var ve bunların bazıları da yasalarda “bilinçaltı reklam” kapsamına giriyor. Ben de burada reklamların ve bazı film sahnelerinin denetlenmesi gerektiğini düşünenlerdenim. Yasakçı zihniyet olarak algılanmasın ancak hiçbir şeye sınırsız özgürlük alanı verilemez pratikte, çünkü her şeyin bir sınırı veya ölçüsü olmalıdır. Şimdi gerçekten davranışlarımızı etkiliyen klasik reklamlara ve onlarda kullanılan bilinçaltı tekniklerine değinelim….Bence asıl ilgilenmemiz gereken bilinçaltı değil bilinçüstü reklamlarıdır. Çünkü bilincin üstünü altına getiren onlardır. J Buyrun başlıyoruz :

GİZLİ MESAJ VE BİLİNÇALTI MESAJ KARIŞIK ÖRNEKLERİ

( not: birçoğu gizli mesaj kapasamında ve etkisiz olduğu kanatindeyim )
  •          Iron Chef America ( 2007 )
  •          Mc Donald’s logosu
  •          Miterand’ın seçim kampanyası
  •          Minority Report ( Azınlık Raporu )
  •          Coca Cola, Pepsi
  •          Fight Club ( David Fincher’in gene ) ( Fincher işi biliyor demek ki )
  •          87 Kanami makinelerinde…Oyuna başlamadan kazanan adam imajı ( kazino’da yani kumarhanede görülmüş)
  •          Rönesans sanatçıların da gizli mesaj kullandıkları iddia ediliyor…
  •          Kuzuların Sessizliği Film Afişi
  •          Rescuer adlı çizgi filmde parlayıp söndüğü iddia edilen resim
  •          Aladdin
  •          Aslan Kral
  •          Little Mermaid
  •          Camel sigarası
  •          Smooth Character
  •          Turkcell ( 0 506 ve 0 547 sayılarını Türkcell’e taşıyan selocanlar )
  •          Starbucks
  •          David Fincher’in Seven ( 7 ) adlı filmi
  •          1973 yılına ait 25  kuruşun üstünde göğüs dekolteli Anadolu kadını var iddiası
  •          İnternette dolaşan ters renklendirmeli Hz.İsa figürü ( İNVERSE IMAGE, ters resim şeklinde gizli mesaj )
  •          Flash Tv’nin 6 Ocak 2011’de yayınladığı bilinçaltı olduğu iddia edilen reklam, ceza aldığı söyleniyor
  •          Bush’un Seçim Kampanyası ( democ- rats gizli mesajı nedeniyle rat ayrı yazılınca hakaret olarak algılandı)
  •          Fedex logosu


REKLAMLAR VE MANİPÜLASYONLAR

Asıl korkulması gereken gizli reklamlar değil klasik reklamlardır. Çünkü reklamlar vahşi kapitalizmin sahne aldığı yerlerdir.  Belki her gün hepimiz beden diliyle birbirimize mesajlar gönderiyoruz. Söylediklerimizle hareketlerimiz birbirini tutmuyor. Bunu bilinçaltı olarak değerlendirebilir miyiz? Yoksa bu da bir gizli mesaj kapsamına mı girer. Bilemiyorum. Ancak mesajı gönderen kişi kendi bilinçaltının gereğini yapıyor diye düşünürsek bu tarz mesajlara bilinçaltı mesajlar diyebiliriz. Mesela mutlu rolü yapan üzgün bir insan düşünelim. Sözleriyle mutlu olduğunu söylerken, hal diliyle bişeylere üzüldüğünü anlayabiliyoruz. Kendi bilinçaltı onu böyle davranmaya zorluyor ve istese de üzgün olduğunu saklayamıyor. ( Saklamasın da zaten, çünkü ifade edilemeyen duygular ileride ciddi sağlık sorunlarına yol açabildiği psikologlarca ifade ediliyor, gülmek istiyorsanız gülmekten çekinmeyin, ağlamak istiyorsanız hüngür hüngür ağlayın efendim, içine atmaktan iyidir ) Kişinin bilinçaltını veya ruh halini yansıtması bakımından bu tarz mesajlara bilinçaltı mesaj denilebilir.
Şirketler reklam stratejileri üzerinde kafa yoruyor, pazarlama teknikleri, satış stratejileri geliştiriyor, dürtüsel araştırmalar yapıyor ( “motivational researches” ), tüketici analizi yapıyorlar. Tüketicilerin nelerden hoşlandığını, nelerden etkilendiklerini öğrenmeye çalışıyorlar. Tehlike esas buradan hasıl oluyor…Bazı araştırma sonuçları şunlarmış:
  •          Kadınlar ortası ince belli mayonez kutularını daha çok satın alıyormuş. ( ince belli olma isteği ).
  •          Müşteriler, aşina oldukları ürünleri satın alma eğilimindeymiş.
  •          Trafik kazası haberinin yanındaki parfüm reklamını beyin algılamıyor, fakat sigorta reklamı olsa çok daha etkili olabileceği söyleniyor…( solda kaza yapanların haberi sağda XXX sigorta reklamı ) ( etik değil ben böyle bir sigorta şirketine prim vermem )
  • ·         Reklamlarda sadece görüntüye odaklanılıyor, fakat gazlı içeceğin bardağa boşalırken çıkardığı ses, mangalda kanadın cızırdaması bir karakter yaratırmış…
  • ·         Reklamların daha etkin olması için yüzyıllarıdır etkin olan dinler araştırılıyormuş. Reklamlarda da dinlerdeki gibi “ritüel”,”korku”,”gizem” vs…ekleniyormuş. ( vahşi kapitalizmin dini imanı paradır derlerdi de inanmazdık )
  • ·         Susamış birisinin üzerinde Cola reklamının daha etkili olduğu gösterilmiş. İhtiyaç içinde olma acziyet doğurur ve acziyet hemen suistimal edilir. Psikolojik olarak doymuş bir müşteriyi etkilemek çok zor…
  • ·         Negatif mesajların pozitif mesajlardan daha hızlı algılandığı iddia ediliyor. Mesela “Slow Down” yerine “Kill Your Speed” tabelasına  daha çok bakılıyormuş. Yani “yavaşla” yerine “öldür hızını” tabelası daha dikkat çekici olabilirmiş. Şirketlerin böyle taktikler kullandıklarına şahit olursam o ürünü bi daha almam ben söyliym…Pazarlama tekniğine değil ürününe güvenmen gerekir bence…Göz boyamaya değil hizmet üretmeye bakmak lazım…
  •          Aynı tür müzik çalınan yerlerde müşteriler daha fazla zaman geçiriyor, yavaş müzik çalınca daha yavaş, hızlı müzik çalınca da hızlı hareket edip kaçıp gidiyorlar. ( Demek ki yavaş müzikler tercih edilmeli )
  •          Alışveriş mekanlarında havaya bazı kokular sıkıldığında cironun arttığı tespit edilmiş.
  •          Yüzlerce gizli ajan tutup, bir ürünün adını sürekli söyletip halk arasında tanınırlığını arttırmaya çalışanlar bile varmış. ( Hacı duydun mu XYZ sigaraları çıkmış, manyak kaliteliymiş )Neler var neler…Acınacak halimiz var…Bize bu kapitalist dünyada sanırım köle olmak düşüyor…
  •          Anlam karmaşası tekniği : Bir görüntüde aynı anda birden fazla anlam çıkabiliyorsa, (örneğin dondurma yalayan fakat başka bir şeyi çağrıştırırcasına anormallikle )bunun da tesirli olduğu ( belli bir grup üzerinde tabi mesela gençler ) iddia ediliyor. ( Bullock )Anlam karmaşası à Manipülasyonu sağlıyor. (Multiple meaning = Çok anlamlılık, Ambiguity = Anlam karmaşası )
  •          Asmalı Konak’ın lahmacun satışlarını arttırdığı iddia ediliyor. ( Ürün yerleştirme uygulaması veya sanal reklam ) Şimdilerde yasal hale geldi ve “Geniş Aile” dizisinde Cola’yı firma ismi görünür şekilde masanın üstünde görebiliyoruz. Sizce bu bilgilendirme reklamı mı yoksa manipülasyon mu…bence ikincisi…
  •          Almanca şarkı çalarken Alman marka şarapların, Fransızca şarkı çalarken Fransız şaraplarının daha çok satın alındığı gösterilmiş….( istatistikle )
  •          Her yıl milyonlarca dolarlık neuromarketing adı altında “müşteri psikolojisine” odaklanarak ürünlerini sattırmaya çalışan firmaların çalışmaları yapılıyor. Neuro sinir demek, Neuromarketing Türkçe’ye nasıl çevrilir bilmem ama böyle bir sektör olduğu bir gerçek…Gizli mesaj değil Neuromarketing asıl tehlikeli olan…
  •          Reklamlarda sıklıklıkla UMUT, KORKU, SUÇLULUK VE CİNSELLİK temaları kullanılıyor. Zaten şiddet ve cinsellik çağımızın dışa vuran hastalıkları. Bir de arketipler hadisesi var. İnsan psikolojisi ölüme ve doğuma özel önem veriyor diyenler var. Bunun için cinayet ve şiddet ölüm arketipinde , cinsellik ise doğum arketipinde algılandığı için bu iki konu insanların dikkatini çekiyor diye iddia edenler var…Şiddet ve cinselliğin başta çocuklar ve hassas kişiler olmak üzere hemen bütün yaş grupları üzerinde olumsuz etkiler yaptığına dair ciddi kanıtlar mevcut. Kuzuların sessizliği filminde çıplak kadın parçalarıyla bütünde bir kuru kafa resmi çizilmiş, benim görüşüm ölümü ve doğumu birlikte kullanmasından ziyade bilinçaltı değil de gizli mesaja dahil olması ve etkili olmaması yönünde, afişi hazırlayanın muzipliği veya imzası da olabilir. Dediğim gibi gizli mesajlar zararlı değiller fakat bilinaltına tesir eden veya tesir edip etmediği ispatlanamasa bile müşteri davranışlarını değiştirdiği ispat edilen ( veya iddia edilen ), daha yukarıdaki teknikleri kullanan mesajlar sakıncalı olabilir.
 Subliminal’dan ziyade KİRLİ SATIŞ STRATEJİLERİNE çalışmak lazım dostlarım. Kendini korumak için en azından. Tüketici olarak benim davranışlarımı değiştirmeye çalışmak, bana saldırmak yerine, hizmet üretmeye bakmalı şirketler. İnsan sevgisi odaklı düşünmeyen bir iş dünyası dünyanın sonunu getirir. Dünyayı, metayı, parayı kutsayan, kendi menfaatlerini her şeyin üzerinde gören bir anlayış çok zararlıdır. Ne yapalım Allah böyle yaratmış bu dünyayı…Ama çözümü var dostlarım…
Ben şahsen reklamın , göz boyamaya dönmesine karşıyım. Daha ziyade ürün tanıtımı çerçevesinde ve bilgi verme amaçlı kalması taraftarıyım. Bir firmadaki birinin sizinle ilgiyle ve sevgiyle ilgilenmesi en iyi reklamdır. İçten ve samimi bir şekilde…Yani satış elemanlarına “güleryüzlü” olun demek yerine, satış elemanlarına huzur veren bir şirket yönetimi daha sahici , hem çalışanları hem müşterileri hem yöneticileri daha çalışkan, daha verimli, daha mutlu ve huzurlu olur. Yapmacık gülmeleri bir kenara bırakmak lazım. Bazen sahici bir durgunluk, yapmacık bir gülümsemeden daha iyidir. Bunlar hep neden oluyor biliyor musunuz, ambalaj yapma hastalığından. Ambalajın içinde ne olduğu önemli değil kapitalist dünyada, ambalajın ilgi çekip çekmemesi önemli, pisliği paketle sat gitsin anasını satıym….Gerçekler acı sevgili dostlarım…Ancak düşmanı tanımak, zafer kazanmanın ilk adımıdır. Yeni bir dünya kurmak için herkesin bilgilenmesi ve bilinçlenmesi lazım. O zaman herkes daha mutlu daha huzurlu olur. Şirketlerin amaçlarını para kazanmaktan, hizmet üretmetmeye çevirmeleri lazım.
Yeni savaş alanı alışveriş merkezleri ve marketler…Yirmibirinci yüzyılın topu tüfeği de satılmayı bekleyen ürünler…İktidar iş adamları, halk müşteriler, yeni bir kölelik düzenine doğru yol alıyoruz…Halkın, yani müşterilerin, müşteri olmaktan kurtulmaları ve özgürlüklerine kavuşmaları için tek yol ise DOĞRU KAYNAK, DOĞRU BİLGİ VE DOĞRU DAVRANIŞ’tır dostlarım....Şimdi gelelim yasal haklarınıza…

KANUN NE DİYOR

Aslında kanunun ne dediğiyle, denetimlerin ne söylediği birbirini tutmuyor. Türkiye’de yolun ortasına dikilen bir elektrik direğini kaldırmak yerine direğin üstüne “bu direğe yaklaşmak yasaktır” diye yazmak daha kolay ve anlamlı görülüyor.İnsana ve insan hayatına duyulan saygı o tabeladaki çakallık seviyelerinde. Fakat uzun vadede problemlerimiz artarak devam ediyor.
  •          3984 sayılı kanunun 20.maddesi “bilinçaltı reklamlara izin verilmemesi”
  •          Radyo ve Televizyon kuruluşları Reklam Yayın İlkeleri ile Reklam Gelirleri Üst Kurul Paylarının Ödenmesi Hakkındaki Yönetmeliğin 11.maddesi  “….bilinçaltıyla algılanmasını sağlayan reklamların yayınlanması yasaktır”
  •          Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın ticari reklam ve ilanlara ilişkin ilkeler ve uygulama esaslarına dair yönetmeliğin 7.maddesinin “b”bendinde konuyla alakalı bir yasaklama var.
  •          RTÜK bilinçaltı reklamı şöyle tanımlıyor : “Teknik cihazlar vasıtasıyla televizyon yayınlarında çok kısa süreli görüntüler kullanarak, izleyicilerin ancak bilinçaltıyla algılayabilecekleri ürün veya hizmetlerin tanıtılmasına ilişkin mesajlar içeren reklamlar” Not: RTÜK’ün de gizli mesaj ve bilinçaltı mesaj ayrımını yapmadığı anlaşılıyor. Onların da kafası karışık…
  •          ABD’de bilinçaltı reklam yapmak yasak. ( Türkiye’deki gibi, ancak denetleme nasıl yapılıyor onu bilemiyorum )
  •          55 ülkede daha bunun yasak olduğunu iddia edenler var, şahsen kaç ülkede yasak kesin bilgim yok…Zaten denetlenmediği müddetçe bir anlamı da yok…( Denetlense bile zararlı olup olmadığına kim nasıl karar verecek…tartışma konusu, belki pedagoglar ve psikologlardan oluşan bir kurul karar verebilir )

REKLAM ANALİZLERİ YAPILMALI

Reklam analizlerini faydalı buluyorum. Neden böyle bir tema seçildi? Gibi sorular sorup cevap arayanlar var. ( Özellikle yabancı kaynaklarda )

SÖZÜN ÖZÜ

Gizli reklamlardan bilinçaltı mesajlardan belki daha etkili olan açıktan yapılan klasik reklamlar ve pazarlama stratejileridir.  Esas araştırılması gereken her gün yüzlercesini izlediğimiz reklamlara odaklanmak ve vermek istediği mesajdan ziyade bu mesajı verirken neleri neden kullandığına eğilmek ve bir tüketici olarak ezilmemizi ve yanıltılmamızı engellemektir. Hiçbir şeyden korkmaya gerek yok…Roosevelt’in sözüyle bitirmek istiyorum
“ASIL KORKULMASI GEREKEN KORKUNUN TA KENDİSİDİR”
                                                                                                           Roosevelt
Musa YUNUS tarafından hazırlanmıştır…

Sağlıklı Yaşam İçin

  • Hazır ve işlenmiş  gıdalardan olabildiğince uzak durmalı, sebze ve meyveyi bolca tüketmelidir
  • Hamur işi ve kırmızı et asgari tüketilmeli, başta balık eti olmak üzere beyaz et tercih edilmelidir
  • Hazır çorba, hazır meyve suları, işlenmiş et ürünleri ( salam, sosis, sucuk, pastırma vs...) gibi ürünlerle ilgili çok olumsuz bilgiler mevcuttur.
  • Sebze ve meyveleri mevsiminde tüketmek tavsiye edilir. Ayrıca sebze ve meyveler iyice yıkanarak tüketime hazırlanmalıdır.
  • Organik gıdalar tercih edilmelidir. ( Yalnız piyasada "organiktir" adı altında satılmaya çalışılan "çakma organikler" de bulunmaktadır.
  • "Fast Food" tarzı ürünlerden uzak durulması gerektiğini, uzak duran durmayan herkes biliyor artık
  • "Düzenli fiziksel veya sportif aktivite" sağlığın olmazsa olmazlarındandır. Hareketli bir yaşamınız yoksa en az iki günde bir, 20- 30 dakika tempolü yürüyüş yapmanızı tavsiye ediyoruz.
  • İçecek olarak Su, Ayran, Taze sıkılmış meyve suyu ve maden suyu içmenizi ve alkol, kolalı içecekler, asitli içecekler ve hazır meyve sularından uzak durmanızı salık veriyoruz.
  • Çay ve kahvenin yatma saatine yakın olmayacak şekilde ve aşırı olmamak kaydıyla, yemeklerden 1-2 saat sonra içilmesi tavsiyeler arasında...
  • G.D.O'lu ürünlerden uzak durulmalıdır. ( G.D.O genetiği değiştirilmiş organizma'nın baş harflerinden türetilmiştir)
  • Uzun ve sağlıklı yaşayanların ortak sırları: Her gün yoğurt tüketmeleri ve bolca fiziksel aktivite yapmalarıdır.
  • Sigara kullanımı sağlığı oldukça tehdit eden bir alışkanlıktır.
  • 2000'li yıllarla birlikte "Elektromanyetik Radyasyon" da dikkate alınması gereken bir tehdit haline geldi. Bununla ilgili birkaç tavsiyemiz olacak :
  1. Kablosuz internet yerine kablolu olanı  tercih edin. Kablosuz internet bağlantıları cep telefonunuzun yaklaşık 10 katı kadar bir elektromanyetik radyasyon yayıyor.
  2. "SAR" değeri düşük cep telefonlarını tercih edin. ( Telefonu satın almadan önce Google'da "SAR Nokia/Samsung 7500" gibi bir tarama yapın, 0,1 ve üstü yüksek 0,5 ve üstü çok yüksektir... )
  3. Cep telefonu konuşmalarınızı kısa tutmaya özen gösterin.
  4. Yatarken cep telefonunuzu mümkünse kapatın, değilse en az 3-4 metre uzağa bırakın
  5. Cep telefonunu baş, kalp ve yumurtalık bölgesine uzak bir noktada taşıyın.
Cep Telefonu Alırken En Çok Dikkat Etmeniz Gereken Husus yunusmusa'da yayınlandı

SONUÇ

Sonuç olarak, başta gıda sağlığı ve gıda güvenliği konularında bilinç sahibi olarak, sigara ve alkole uzak, egzersiz ve spora yakın bir hayat tarzını benimsemeliyiz.

Kaplumbağa Bakımı

GENEL BİLGİ

Kaplumbağa en sevimli sürüngen türüdür. 3 tane türü vardır : Tatlısu, kara ve deniz kaplumbağası, sizin evde besleyeceğiniz muhtemelen kırmızı yanaklı  tatlısu kaplumbağasıdır. ( Singapur kaplumbağası da denir ) Kırmızı yanaklı su kaplumbağaları yaklaşık 20-25 yıl yaşar.Dişleri yoktur, kuşlardaki gagaya benzeyen bir yapıları var. Akciğer solunumu yaparlar. Sıcak iklim hayvanıdırlar. Vücut sıcaklıkları çevre sıcaklığının 0,1 ila 0,2 santigrat derece altındadır. 20 santigrat derecenin altında kış uykusu moduna geçmeye başlarlar. Evde beslenenler 6-7 yaşına kadar kış uykusuna yatırılmamalıdır. Suyu içinde koku alırlar. Koku alması gelişmiştir. İşitmeleri kötü, gözleri keskindir.

KAPLUMBAĞA ALIRKEN


Sağlıklı olanlar genelde hareketli olanlardır. Gözleri parlak ve canlıdır gözlerini rahat ve seri bir şekilde kapatıp açabilir. Desenleri düzgün olmalıdır, beyazımsı  tabaka ve yara izi olmamalıdır. Kabuğu sert, çizgileri düzgün olmalı. Sahiplenmek için en uygun zaman ilkbahar yaz aylarıdır. Kaplumbağayı almadan önce yaşam ortamını hazırlamalısınız. Aksi taktirde hem vicdanen rahat edemezsiniz hemde hayvanlarınız rahatsız olur. Şimdi hayvanın yaşam ortamına bir göz atalım.

YAŞAM ORTAMI

100cm  x 40cm  x 40cm  boyutlarında akvaryum uygundur. Ultraviyole lambası ve ısıtmalı akvaryum, bir de temizlik filtresi alınması gerekir. Uygun ortam = akvaryum + ısıtıcı çubuk ( 25 derece ) ( 28 en idealidir diyen var ) + filtre + kaya ısıtıcı lamba ( kaya veya taşa doğru ) + kaya ( veya taş ) + gol güneş ışığı ( yoksa ultraviyole lambası ) Oda ısısı 22 dereceden büyük olmalı. 22 dereceden küçük olursa uyku moduna geçer diyen var. Küçük hayvanlar kış uykusuna yatırılmaz. ( 6-7 yaşına kadar ). Kış uykusuna yatarlarsa su seviyesi çok düşük olmalıdır. Aksi halde boğulabilirler.  Su ısısı sabitlenmelidir. Hava sudan 2-3 derece daha sıcak olmalıdır. Su seviyesi bağa genişliğinin en az 2 katı olmalıdır. Suyun pH değeri 7 olmalıdır. SERA pH ile ölçülebilir  ( Tetra, Sanyu diğer markaların da varsa olur ) Yem başka kapta verilebilir.
  • En uygun kaliteli yemler: Tetra, Sera, Sanyu markasıdır.
  • Kabukların gelişebilmesi için düzenli olarak güneş banyosu yaptırmamız gerekir. ( ÇOK ÖNEMLİ )
  • Akvaryumda kalsiyum ve mineral içeren taşların olması iyi olur. Yuvalarına mercan koymayın ki kabukları zedelenmesin.
  • Mutlu tosbağalar için teraryum : Yarısı dolu, 30 -40 litre su, gerisi boş olsun. Zemini 2-3 cm kum ( tatlısu akvaryumu kumu ). 26 derecede sabit ısıtıcı....
  • Suyun üzerine yüzen mango ağacı kökleri koyulabilir. ( Üzerine çıkıp dinlenmeleri için )
  • Yeşil yosunlar ışık fazlalığından kahverengi yosunlar ışık azlığından oluşur.
  • Teraryumda  :  Ağaç kök ve dalları ( tırmanmaları için ), mağaralar, yemek arayabilecekleri yerler olmalı. ( Mağara : saklanma ihtiyacını tatmin etmek için )
  • Isıtıcı kablosu : Gagalarıyla çiğnememeleri gerekir aksi taktirde tehlikeli olabilir.
  • Hava pompası ( nemi arttırmak için )
  • Nem ölçer ( hygrometer - higrometre ) Fazla nem kabuk yumuşamasına neden olur, önlemek için de kaya ve mango kökleri
  • Ani sıcaklık değişimleri tosbağanıza zarar verebilir.
  • Spot lamba ( kayanın veya taşın üstünü ısıtmak için ) taşa 20 - 25 cm uzakta olmalı ( 40, 60, 75 watt olanları var )
  • 100 x 40 x 40    +  ısıtıcı   +  filtre + spot lamba + günde 1 saat güneşlendirme ( güneş banyosu )
  • Her gün leğene koyup güneşlendirebilirsiniz.
  • Kuru yer 33-35 derece olmalı. Çok sıcak veya sudan soğuk olursa çıkmazlar.

KAPLUMBAĞA DAVRANIŞLARI

  • Korktukları zaman kakalarını yaparlar.
  • Kaba davranışlar kaplumbağanıza zarar verebilir. Sesi olmadığından kendini ifade edemeyebilir. Ancak kaplumbağalar çok hassas hayvanlardır. Hayata küsüp yemeyerek kendilerini intihar edebilirler.
  • Tosbağayı havaya kaldırınca alt bağasından destekleyin yoksa strese giriyormuş...( Havada yüzmeyi sevmiyor diyelim )
  • Güneşlenirken altına girebilecekleri bir yaprak olsun ki istediği zaman altına girebilsin.
  • Yolculuğa çıkarken içinde sünger ve az miktarda su olan bir kavanozda taşınabilirler. ( Su ayak hizasında olmalı )
  • Gidilen yerde ( yabancıladıklarından ) bir kaç gün yemeyebilirler, normaldir. ( Hava değişimi ve/veya yolculuk stresinin etkisi )
  • Akvaryumun dibinde eşelenmeyi severler.

SAĞLIK

  • Ayak altında ezilebilirler veya yüksek yerlerden kalebodur gibi sert zeminlere düşerek ölebilirler. Sonra da vicdan azabından siz sürünürsünüz. Çok cesur hayvanlardır kaplumbağalar, yüksek yerlerden kendilirini "burda mahsur kaldım" psikolojisiyle aşağı salarlar aman dikkat, kaplumbağanın bi bildiği vardır demeyin...Anlamıyor ölüm pahasına kendilerini sert zemine salabiliyorlar, sadece belki kanepenin üstünden halının üstüne düşmesine müsaade edebilirsiniz...
  • Kabızlık olursa 30 santigrat derecelik sıcak su banyosu yaptırmak iyi gelebilir. Bu yöntem bağırsak içeriğini yumuşatacaktır.
  • Arasıra vücudunu vazelinlemek gerekir.
  • Güneş ışığı çok önemli. Işık alamıyorsa mutlaka ultraviyole ( morötesi ) lambası gerekir. Aksi taktirde kabuk yumuşar ve ölüme kadar gidebilir. Kalsiyum takviyesi kabuğu sertleştirir. ( Gaga taşı )
  • Hastalanınca gözleri şişer, ciğerlerini üşütmüştür hayvan, antibiyotik verilir. 30 dereceye çıkarılır su sıcaklığı.
  • Kabuk sertleştirici kullanmayınız
  • SICAK SU + SOĞUK HAVA = AKCİĞER ENFEKSİYONU
  • Nem oranı yüzde 35'ten düşük olursa deride kuruma ve soyulma, yüzde 75'ten fazla olursa mantar ve bakteriyal hastalıklar görülebilir.
  • Plastik eldivenle dokunulmalı ve dokunduktan sonra eller yıkanmalıdır.
  •  (Solmonella bakterisi bulaşma riski )
  • En önemlisi suyun temizliği ve ısının 27-28 dereceye sabitlenmesidir.
  • Ortasında palmiye ağaçlı, plastik kaplarda telef olurlar. ( anam dikkat )
  • Sıcak günleri dışarıda geçirmelidirler. ( Açık havada )
  • Sera dıropur R ishallerini kesecektir.
  • Sera Luxopur R ve ılık banyo da kabızlığı kesecektir.
  • Üşütmede hayvan hapşırır vs. Sera bronchipur R verilmelidir.
  • Vitamin ağırlıklı beslenme Sera Vitalipur R
  • Üşütürse veya kabuğu yumuşarsa --> Güneş + Beslenme + Vitamin Takviyesi
  • Hasta kaplumbağalar ne olursa olsun 30 derecede tutulmalıdır.
  • Bağışıklık sistemleri düşük ısılarda bozuluyor.
  • İshalde papatya çayı iyi gelebilir.
  • Göz hastalığında A vitamini verilebilir.
  • Canlı olarak vereceğiniz balıkların parazit taşımadığından emin olmalısınız.
  • Yuvalarına mercan koymayın ki kabukları zedelenmesin.
  • Ani sıcaklık değişimleri tosbağanıza zarar verebilir.
  • Hastalanmamalarına dikkat etmek gerekir. Tekrar iyileşmeleri zordur.
  • Mikrop kaptıysa teramisin verilebilir. Birçok kaplumbağanın gözü bu şekilde iyileşmiştir. ( Göz için teramisin )
  • Kulak iltihabı geçmezse acil ameliyat gerekebilir. Bu ameliyatı bilmeyen veterinerler "ear abcess treatment " yazarak Google amcaya sorabilirler.
  • Hayvanın 2 gözü de şiştiyse, cildi ve altkabuğu kızıla döndüyse, burnundan fıs diye köpüklü su geliyorsa antibiyotik + uygun koşullar + vitamin + su derinliği azaltılmalı ( HASTAYKEN BOĞULMA İHTİMALİ VAR ) + Gece akvaryumun kağağı kapatılmalıdır. vs..
  • Doksisiklin etken maddeli antibiyotik iyileştirici olabilir. ( Veterinere sormadan kullanmayın )
  • Kabuğun altındaki pembe renkten kurtulduktan sonra tehlike geçti diyebiliriz. Not : Bazen tedavi aylar sürebiliyor.
  • İğne arka bacağın ön yüzeyine deri altına yapılır. Ön bacağa iğne yapıyorsa veteriner bidaha ona uğranmaz, selam verilip geçilir
  • Su sıcaklığı 33 derece olmazsa antibiyotiğin de faydası olmayacaktı. Antibiyotik verilmeden 33 derece yapılmamalıdır, verildikten sonra yapılmalıdır.
  • Hem akciğerinde hem böbreklerinde sorun varsa önce akciğerler tedavi edilir, iyileşince böbrekler marbofloksasin ile tedavi edilir, aynı anda hem böbrek hem akciğer tedavi edilirse  böbrekler kaldırmayabilir veya aşırı zarar görebilir. ( Ölmedi demek ki zarar dokunmadı diyemezsiniz )
  • Gagataşı yoksa sübye kemiği veya sörf tahtasına benzeyen ahtapot kemiği kalsiyum eksikliğini gidermek için alınabilir.

BESLENME

BİRİNCİ KURAL : YAĞLI, TUZLU, MAYALI YİYECEKLERDEN UZAK TUTUN...
  • Günde ne kadar yedirilmeli : Kafasının hacmi kadar. Böcek, solucan, üzüm, karpuz, domates, kıvırcık, sarı çiçekli bitkileri yerler. Salyangoz, tatlısu balığı, küçük yengeç yiyebilir.Küçükler günlük, yetişkinler iki günde bir yedirilmeli...
  •  1-3 yaş arası protein ağırlıklı beslenmelidirler.
  • Küçüklerde yemin 3/4 'ü et, 1/4 'ü bitki olmalı.
  • Kurutulmuş karides, kurutulmuş unkurdu, kurutulmuş sinekkurdu, kurutulmuş karınca yumurtası, yabanmersini, balkabağı, incir, salatalık, taze fasulye, havuç , kabak, lahana, çilek, kiraz, kavun, muz, şeftali, böğürtlen ( ahududu, more ve türevleri ), brokoli yerler.
  • Sakatat ve ciğer zararlıdır. Vücütlarındaki kalsiyumu yok eder. Kabukları yumuşayıp hasta olabilirler.
  • Tatlısu kaplumbağasına haliyle tatlısu balığı verilmeli ( alabalık gibi ) Nadiren deniz balığı verilebilir. ( yağsız ve tuzsuz olması şartıyla çünkü tuz böbreklerine zarar veriyor )
  • Yağlı ve çok proteinli et verilmememli. Kırmızı et hayvanları hırçınlaştırabilir ve fazla protein gut hastalığına yol açabilir.
  • Haftada bir vitamin verilmesi uygundur.
  • Yağlı ve mayalı yiyeceklerden uzak tutunuz. ( yağlı et, ekmek, yoğurt, peynir vs..sakın ha )
  • Yumurta beyazı verilebilir.
  • Haşlanmış yumurtanın kabuğunu 1 gün kadar suda bekletip, kaplumbağaların suyuna ekleyebilirsin.Kabuk yumuşamasına iyi gelir. Kalsiyum ve protein ihtiyacını karşılar. Bitkilere de yapılabilir.( Eğer bitkinin kalsiyum eksikliği varsa )
  • Fesleğen'e bayılırlar.Bir küçük saksı fesleğen hem evinize renk katar hem de ara ara verebilirsiniz.
  • Akvaryumun içine çabuk çoğalan küçük balıklar bırakılabilir. Hem avlanırlar hem yerler.
  • Zehirli bitkileri yeyip ölebilirler.
  • Mineral, vitamin, kalsiyum
  • Yemleri oda sıcaklığında olmalı.
  • Taze alabalığı çok severler.
  • Vitamin ekli yemlerden haftada 3-5 tane verilmesi uygundur.
  • Pişmiş patates, ıspanak verilebilir.
  • Hazır mamalarda normal günlük miktar, tosbağanın 1 dakika içinde tükettiği mamanın 2 sefer verilmesidir. ( Yani 2 dakika yeme miktarı ) Yaz aylarında ise 1 sefer yeterli...
  • Canlı olarak vereceğiniz balıkların parazit taşımadığından emin olmalısınız.
  • Avlanması için küçük  balıklar ( lepistis, plati, kılıçkuyruk vs...)
  • 1 aya kadar susuz yaşayabilirlermiş.

CİNSİYET VE YAŞ TAYİNİ

  • Erkeklerin ön ayak tırnakları daha uzun, alt kabuk hafif içe göçük olur. ( dişiyi altına daha rahat alabilmek için ), dişininki ise düz olur.
  • Nisan- mayıs aylarında çiftleşirler ve yumurtalarını toprağa gömer kapatırlar.

SON SÖZ

Daha fazla bilgi edinmek için öncelikle internette daha fazla araştırma yapmalı ve kaplumbağaların doğal ortamlarında nasıl yaşadıkları araştırılabilir ve evdeki ortam doğal ortama benzetilerek hazırlanabilir. Yazı ile ilgili eleştirilerinizi yorum kısmına yapabilirsiniz.

Ekran Kartı Alırken Dikkat Edilmesi Gerekenler

DOĞA

Öncelikle satın alacağınız ürün ne olursa olsun, üretiminde insana, doğaya ve çevreye  en az zarar verilmiş olan bir ürünü almanız önemlidir. Biz bunu denetler ve talep edersek firmalar da buna mecbur kalacaklardır. En önemli konu budur. Birinci Öncelik : Zarar Vermemektir.

Bir elektronik veya beyaz eşyadan ikinci en büyük beklentimiz : Sağlam olması yani Bozulmamasıdır. 

İPUCU

Soldan 2.rakama bakılır. "0" çok kötü "9" çok iyidir. Mesela 4800  üst seviye 9100 alt seviye bir ekran kartıdır. Geforce 6800GT Geforce 7300'den kötüdür diyemeyiz.Fakat aynı seri içinde yani mesela 6800, 6800GT'den kötüdür veya 6200, 6100'den iyidir diyebiliriz... { Soldan ikinci hane aile içi kıyaslamalarda önemli }

İpucu : Soldan ikinci rakam size çoğu kez bir fikir verebilir...



1.TEMEL ÖZELLİKLER

Öncelikle şunu belirtmek gerekir: "Benim oyunla işim olmaz ve grafik programı da kullanmıyorum" diyorsanız onboard bir ekran kartı işinizi görür, hiç harici almayın derim...
Ekran kartı almadan önce bazı soruları kendinize sormalısınız :
1 Alacağım ekran kartını ne için kullancağım ?
2 Yapacağım harcama nedir ?
3 Yaptığım harcamanın karşılığında ne bekliyorum ?
Bu soruların yanıtlarını vermeden yazıyı okumaya başlamayın...

Ekran kartı alırken dikkat edilmesi gereken 4 temel özellik var :
1 Grafik İşlemci Hızı ( Çift işlemcililer de var )
2 Bellek hızı
3 Bellek kapasitesi
4 Veriyolu ( Bit olarak )
Bu listeye shader hızları ve belleğin türü de ( DDR3, DDR2 vs ) dahil edilebilir...

 Ekran kartının üzerindeki donanım parçaları

Ekran kartındaki grafik işlemcisinin soğutucusu aktif veya pasif soğutucu olabilir. Yukarıdaki şekilde aktif ( dönen pervane ) soğutuculu bir ekran kartı görüyorsunuz. Genel olarak pasif soğutucular daha yavaş, aktif soğutucular ise daha hızlı ekran kartları için kullanılır. Soğutma ne kadar iyi olursa hız da o ölçüde yüksek olabilecektir. Soğutma iyi olmazsa önce yavaşlama sonra takılma ve RESET 'leme ile karşı karşıya kalırız...
Yongalar da önemli.Mesela hd3870'in çekirdek saati de bellek hızı da hd 4870'den daha iyi fakat 3870 çok ısınıyor yongadan dolayı. 4870'te ise bu sorunu çözmüşler başka yonga takarak ve daha hızlı daha az ısınıyor...
Diğerlerinden daha düşük öneme sahip olsa da önemli bir başka nokta üretim teknolojisi. Kartın üretim teknolojisi ( 90 nm, 65 nm, 55 nm ) ne kadar düşükse performansı o kadar yüksek olur. Yani 55nm 90 nm'den daha iyidir. ( Eşit özellik ve şartlarda )

Yukarıdaki 4 temel özellik esastır. Bunun haricinde ayrıntıya girecek olursak eşit özellikteki iki kart arasında seçim yaparken nanoteknoloji yani kartın mikroskobik üretim teknolojisi size kalite hakkında bir fikir verebilir...

Monitörünüzün çözünürlüğü arttıkça boyutu da arttıkça daha kaliteli bir ekran kartına, daha iyi grafik işlemciye, daha yüksek bellek hızı ve kapasitelerine ve daha yüksek veriyoluna ihtiyaç duyacaktır....Gelelim sağlık konusuna, yani göz sağlığı...Ekranın saniyedeki tazelenme sayısı Hz cinsinden ifade edilir. 70 Hz ve üstü gözü daha az yorar. İnternet kafelerde göz sağlığınızı korumak için öncelikle EKRAN AYARLARI'na girip bu hertz değerini maksimum yapmanızda fayda var. ( Eğer oyun oynamayacaksanız tabi ) Unutmayın sağlık herşeyin başıdır. Karpuz alırken de önce sağlığı düşünmelisiniz, ekran kartı alırken de.
Evet 4 temel özelliği yukarıda verdik, şimdi bu donanım özelliklerini tek tek inceleyelim.
Grafik işlemci, grafik bellekten daha önemlidir. Bellek belli bir gigabyte değerini aşınca daha yukarı belleklerde bile artık performans artmıyor. Çünkü işlemci kaldırmıyor. Ne kadar arttırırsan arttır. ( Bellek olayı bir satış stratejisidir, kanmayın ) Yani kısaca : Önce yüksek grafik işlemci, sonra yüksek bellek
Bellek hızı ise 333Mhz'den 1200 Mhz'e kadar değişebiliyor. DDR, DDR2 ,DDR3, DDR4,  GDDR3, GDDR4 , GDDR5 türü ekran kartı bellekleri mevcut. Belleğin gecikme süresi de önemli. Gecikme süresi iki işlem arasındaki bekleme süresi olarak düşünülebilir. Ne kadar az o kadar iyi. Bu bellek hızı kısmı sisteme RAM almaya benziyor. Fakat burda bahsettiğimiz RAM ekran kartının RAM'i yani belleğidir.

Grafik işlemcilerin hızları 200 Mhz ile 1000 Mhz arasında değişiyor. Eğer model numarası kafanızı karıştırıyorsa bu özelliğe bakarak ta alabilirsiniz ekran kartınızı...Grafik işlemciler de overlock1 yapılabiliyor. Normal işlemcide olduğu gibi...Tabi fazla overlock ekran kartınızı yakmasın dikkat edin...

Veri yolu da önemli : 256 bit veriyolu 128 bitten, 128 bit olanı da haliyle 64 bitten daha iyidir.128 bit ve aşağısına artık para verilmez. ( Eğer oyuncuysanız )

Yonga farkları bazen performansa çok etki ediyor. Nasıl mı? Mesela hd3870 ekran kartının çekirdek saati de bellek hızı da daha iyi hd 4870'ten fakat 3870 çok ısınıyor yongadan dolayı. 4870 ise daha hızlı çalıştırıyor oyunları...Masa başında sayılar değil burda yonga farkı belirliyor performansı...Tabi bu ayrıntı sayılabilir dostlarım. Bence bu kadar ayrıntıya girmemeli...Şimdi yonga mı araştıracağız allasen...Neyse...devam edelim....
RAMDAC parçası eğer CRT2 monitör kullanıyorsanız önemlidir. LCD kullanıyorsanız bu paragrafı atlayın. RAMDAC teki DAC = Digital To Analog Converter'ın kısaltılmışıdır. Yani sayısaldan analoga dönüştürücü. Eğer CRT2 kullanıyorsanız ve RAMDAC hızınız 75 hz ise görüntü ekranınızda saniyede en fazla 75 kez tazeleniyor demektir. LCD ekranlar analog çalışmadığından ve sayısal veriyi direk ekrana yansıttığından RAMDAC hızı önemli değildir.



2.YAZILIM DESTEĞİ VE ŞİRKETLER

Ati ve NVidia grafik çipset şirketleridir. Bir çok ismi farklı cismi farklı ekran kartı bu iki çipsetten birini kullanır. Yaygın markalar: Zotac, Asus, Palit, HIS, Sapphire...Sapphire ve Zotac markası sıklıkla tavsiye ediliyor.

Ati ekran kartları x1950    x1900    x1800    9200    7500    7200    7000 vs vs diye gidiyor...Nvidia da Geforce 5,6,7 diye gidiyor. ( Geforce 5 yani 5200 5400 diye giden seri Geforce 6 6000 Geforce 7 7200 vs )

Bir de bu kartların uzantıları var GT, XT, XTX gibi, bunlar ne manaya geliyor....İşte buyrun

Yukarıdaki tabloda aşağı doğru gittikçe daha kaliteli daha performanslı ve tabi ki daha pahalı ekran kartlarına ulaşırsınız, yukarı gittikçe ise daha ucuz ekran kartlarına, tabiki burada fiyat performans oranını dikkate almakta fayda var. Benim tercihim oyunu sevdiğimden NVIDIA gt veya ATI pro modelleri benim fiyat performans oranımın optimum olduğu kartlar...Siz kendi optimumunuzu oyunculuk seviyenize göre belirleyin veya grafik programlarını kullanıyor olmanıza göre...
Aynı performansta Nvidia Ati'den daha pahalıdır. Ucuzluk yönünden Ati tercih sebebidir. NVidia'nın avantajı oyun şirketleriyle anlaşması ve oyunları daha kolay açması...Evet grafik çipsetiniz Nvidia ise oyunları açma ihtimaliniz aynı özellikli Ati chipsetliye göre biraz daha fazla...
Şimdi gelelim yazılım desteklerine...Kartları destekledikleri yazılım kütüphanelerine göre sınıflandırmak mümkün. Directx9, Directx 10, Directx 11 vs vs...Directx 10 destekli bir kartla Directx11 desteği gerektiren bir oyunu açamazsınız. ( Çoğu kez ) Yani ekran kartınızın donanım özellikleri itibariyle çok güçlü olması yeni oyunları açacağı anlamına gelmiyor. Bu yüzden yeni nesil ekran kartı almanız gerekibilir. Bu Directx11 örneğinde olduğu gibi...


3.GİRİŞ ÇIKIŞLAR

Ana kartınızda AGP slotu varsa APG ekran kartı PCI-E varsa PCI-E ekran kartı almanız gerekiyor. PCI-E AGP'den daha hızlıdır. Anakartınızın PCI-e 2.0 'ı desteklemesi sizin açınızdan fayda sağlar. Böylelikle PCI-e 2.0 ekran kartı takabilirsiniz. Anakartınıza paralel ekran kartları bağlayabilmeniz için öncelikle ana kartınızın bunu desteklemesi gerekiyor. Bir de anakartınızı SLI destekliyorsa SLI destekli ekran kartı Crossfire destekliyorsa Crossfire destekli paralel ekran kartları kullanmalısınız.NVidia SLI teknolojisini Ati ise Crossfire teknolojisini kullanıyor paralel bağlama için. Süper bir oyuncuysanız 2 tane ekran kartını paralel bağlayabilirsiniz.

Çıkış portları da önemli. Tv-out, Video-in, DVI ve HDMI çıkışları ileride işinize yarayacaktır mutlaka. HDMI çıkış bence artık olmazsa olmaz. DVI sadece görüntü iletimi içindir. HDMI DVI'ın ses eklenmiş hali olarak düşünebilirsiniz. Yani HDMI = DVI + ses


4.UYUM

Alacağınız ekran kartı, anakartınızla işlemcinizle ve güç kaynağınızla uyumlu olmalıdır. ( Yüksek performanslı ekran kartı için en az 500 watt güç gerekebilir ) Ayrıca ekran kartının güç girişleri, güç kaynağından gelen çıkışlarla uyumlu olmalı. ( 6 pin, 8 pin gibi)


5.FİYAT PERFORMANS ORANI

Bu konuya neredeyse her üründe değiniyoruz. Fiyat performans oranı çok önemli. Kartların oyun performanslarını internetten araştırın. ( karşılaştırmalı ) Fiyat - performans oranı en uygun olanını alın...
DİPNOTLAR
1 Overlock. kısaca işlemcinin üretildiği normal frekanstan daha yüksek bir frekansta çalıştırılmasıdır. Isınma problemlerini de beraberinde getireceğinden, overlok ve soğutma fanı ekleme veya soğutma problemlerini çözme birlikte yapılmalı, anlamıyorsanız bulaşılmamalıdır.
CRT : kısaca tüplü monitördür. Eski televizyonlarımız da böyledir.

Elektromanyetik Spektrum

  • Terahertz ( kızılötesi ile mikrodalga arası ) seviyesinde elektromanyetik radyasyon göndererek düşmanın elektronik cihazları durdurulabilir. ( Askeri alanda kullanım )
  • Ultraviyole yani morötesi ışınlar bileşikleri kırabilir, atomu iyonize edebilir.
  • Gördüğümüz ışık ta bir elektromanyetik radyasyondur.

  • Her elektromanyetik radyasyon fotonlardan oluşur... Fotonlar kütlesiz, enerji taşıyan parçacıklardır.
  • EMR ( elektromanyetik radyasyon ) Hertz, metre ve elektron volt cinsinden ifade edilebilir. Hepsi birbirine bağlı olarak ifade edilebilir. ( Matematik formülüyle )

  • Atmosfer yalnızca düşük EMR' leri geçiriyor. Yoksa hepimiz kanser olurduk...
  • Dalgaların elektrik alanı ve manyetik alanı vardır, bu yüzden elektromanyetik dalga denir. Elektrik alan ile manyetik alan arasında 90 derecelik açı vardır.
  • Yeşil yaprak, diğer renkleri absorbe eder ve sadece yeşil rengi yansıtır. Zaten maddeler ışığı ya yansıtır, ya absorbe eder ya da içinde geçirir.
  • Mikrodalga frekanslı dalgalar havada absorbe edilirler. Bu yüzden ısıtıcı olarak kullanılabilirler. ( Mikrodalga fırınların çalışma prensibi )
  • Kızılötesi dalgalarını gözümüzle göremeyiz fakat güneşe oturduğumuzda bu dalgaların bizi ısıttığını hissedebiliriz. Eğer yandığımızı hissediyorsak ta bunlar UV dalgalarıdır. Isıtan kızılötesi, yakan morötesidir.
  • Arılar UV dalgalarını görebiliyor. Bize beyaz görünen bir çiçek arıya farklı görünebilir.
  • X ışınları ( X-ray = X-ışını, ray ışın demektir ) kas içerisinden geçen fakat kemikten geçmeyen yüksek enerjili dalgalardır. Kemikten geçmesi için frekans düşürülür, yani dalga boyu arttırılır.
  • Gama ışınları uçağın kanatlarındaki küçük kırıkları tespit etmede, kansere sebebiyet vermede ve kanserli hücreyi yok etmede ( bu ne yaman çelişki ) yani radyoterapide kullanılır.
  • Kızılötesi ( infrared, red kırmızı, infra öte demektir ) maddeyle temas ettiğinde molekküleri titreştirir. ( Güneşin ısıtması örneği )
  • Gözler UV dalgaları yüzünden bozulabilir. Evlerdeki lambalar göz bozmada birebirdirler. Göz sağlığınız için bu konuyu araştırmanızda fayda var. Lümeni yüksek diye bir lamba almak pek akıllıca değildir önce sağlık...
  • Kar-körlüğü neden olur. Kar körlüğü uzun süre karlı  bir ortamda kalındığında görme yetisinin giderek azalması ve gözlerin kamaşmasıdır. Bu olayın nedeni ise şudur : Kar toprağın aksine UV ışınları yansıtır, absorbe etmez. Etrafta dolaşmaya ve yansımaya devam eden UV ışınları gözümüz kamaştırır ve kar-körlüğüne neden olur.
  • Belirli bir frekanstan sonra elektromanyetik dalgalar kanser yapmaya başlar. Vatandaş olarak görevimiz başta baz istasyonları ve televizyon kanallarına tahsis edilen frekanslar olmak üzere, üzerimizden geçen radyasyonun miktarını bilmek ve bu miktarın uluslararası ve gelişmiş ülkelerdeki kurallara ne kadar uygun olup olmadığını tespit etmektir. Şehirlerin içinden geçen elektrik nakil hatları, şehir dışında olması gerekirken apartmanların üstüne kurulan baz istasyonları...Duyarsız vatandaş insan değildir. Duyarlı ol vatandaş...Konuyla ilgili şikayetlerinizi Bilgi Teknolojileri Kurumu'na yapmaktan geri durmayınız.

Arkeoloji

BULUNTU YERLERİ VE TOPRAĞIN DURUMU

  • Su kuyuları, mağaralar ve toprak başlıca buluntu yerleridir. Organik kalıntıları çürüten mikroorganizmalardır. Bunlar donma noktasının üstünde bir sıcaklığa ( kutup ) neme (çöl) ve havaya gereksinim duyarlar. Bu şartların sağlanmadığı kutup, çöl ve bataklıklarda organik kalıntılar bulunabilir. Soğuk, kuru ve havasız yerler buluntu yerleridir.

Karbonlaşma ( oksijensiz yanma ) somun ekmeğini günümüze ulaştırmıştır. Çünkü karbonlaşma nemin ekmeğin iç kesimlerine girmesini engeller. Arkeoloji geçmişi tanımamızı, anlamamızı sağlar...

  • Toprağın asitli olması, kemikleri ve ahşabı yok ediyor. Asitsiz topraklarda daha çok kemik ve ahşap kalıntısı bulunabiliyor.  Bazı toprak türleri kemikleri korur, bazıları ise kemikleri eritirken deri, saç ve iç organları korur. Toprak türüne göre kalıntının geleceğe ulaşıp ulaşamayacağı belli olur.
  •  

KAZIYA BAŞLAMADAN

  • Ardı ardına inşa edilen kerpiç yapıların çökmesi ve yerine yenisinin yapılması höyük dediğimiz çıkıntı sit alanlarını oluşturur. Kazıya başlamadan önce, kazı masrafları için bir FON oluşturulur ve kazma izni alınır, bu izinde kazılacak bölgeler tek tek işaretlenir ve kazıda bu işaretlenen alanların dışına kesinlikle çıkılamaz.

Peşpeşe evlerin yıkılıp yerine yenilerinin yapılmasıyla oluşan yapıya höyük denir...
 Kazmaya başlamadan önce yükseklik ölçümünde kullanılmak üzere bir referans noktası belirlenir ve buluntuların hangi derinlikte bulunduğu bu referans noktasına göre kaydedilir...Ardından referans noktasının kendi yüksekliğinden yola çıkılarak gerçek yükseklikler bulunmuş olur....
  • Kazı işlemine başlamadan yükseklik tespiti için bir referans noktası belirlenir ve seviye ölçümlerinde bu rakım baz alınır.
  • Bir çok gelişmiş ülkede bir binayı yıkıp başka bir bina yapmak istediğinizde, inşaata başlamadan önce yüzey araştırmasının yapılması ve kayıtlara geçirilmesi ve bir kurtarma kazısının yapılması isteniyor. Arkeoloji bilimine değer veriliyor.

KATMAN BİLİMİ

  • Stratigrafi katman bilimidir. Aşağı doğru toprakta arama yaparken bulunan eşyaların en eskisi en altta ve en yenisi en üstte bulunur.

Stratigrafi yani katman bilimi, arkeoloji dahil birçok bilimin kesişme noktasındaki ayrı bir bilim alanıdır.
Evinizden aşağıya doğru kazdıkça, her birkaç santimde bir yıl aşağı inersiniz. Aşağıya indikçe 1'er yıl 1'er yıl geçmişe doğru yol alırsınız. 38  yıl önce taban seviyesi görünen hizadaydı, 36 yıl önce toprağın birikmesiyle daha da yukarı çıkmıştı. Şimdiye geldiğimizde daha yukarı ve Yarın taban seviyesi daha yukarılarda olacak...Yukarı gittikçe bugüne aşağı gittikçe geçmişe yaklaşırız...
  • Zamandan bir kesit 2000 yıllık Londa şehrinden alınan kesiti internette bulamadım henüz...Kitaptaki bu resim çok açıklayıcı ve arkeolojiyi anlamamıza yardım ediyor... Zamanla toprak seviyesinin nasıl arttığını rahatlıkla görebiliyorsunuz.
  • Etiketler kesitteki farklı tabakaları gösterir.

BULUNTULAR

  • Kumun içinde boncuğun kaybolası nasıl bulursun? Kumu elekten geçiririm. Arkeogolar da bişeyler bulmak için atık toprağı bile tekrardan elekten geçirir.

Elek kazı çalışmalarının vazgeçilmezidir. Ya gözünüzden birşey kaçarsa ?
Belki demirin dökümü daha yeni bulundu ama tunç ve diğer bazı metallerin dökümü yüzyıllar boyunca bilinip kullanılıyor ve bu sayede silahlar ( kılıç vs ) yapılabiliyordu....
  • Buluntular numaralandırılır.
  • Kırık buluntular tutkal ve bantla yapıştırılır. Eksik parçaların yerine alçı yapılır.
  • Eski Mısırlılar önemli ölülerini mumyalamışlardır. Cesedin iç organları çıkarılır ( neden; çünkü çürürler ) cesedin içi talaş veya yaprakla doldurulur ve sodyum karbonat kristalleriyle sarılırdı.


Fotoğraf ölçeği ( her birim 5cm olabilir. küçük nesneleri görüntülerken kıyas amaçlı kullanılır. ( bazıları çekiç de koyuyor )
 Amfora içine tahıl vs. koyulan kaplara denir...



Boynuz biçimli içki kabı ( güzel fikir ) ( günümüzde bile eğlenceli olabilir )
Obsidiyenden yapılmış bir bıçak



Kalıntılara X ışınıyla bakmak bazı bilgileri sağlayabilir. ( zaman vs. ), ayrıca Kızılötesi fotoğraflama ile bazı eski yazılar ortaya çıkabiliyor.
C14 kullanılarak buluntunun hangi tarihe ait olduğu tespit edilebilir.

BULUNTULARI YORUMLAMA

  • Nehirlerin yön değiştirmesi ve çiftçilerin bunu izlemesi, yaşam alanlarının değişim sebeplerindendir. ( Tuzlanma, ormansızlaştırma vs...)
  • Aynı kap biri Fransa'da diğeri İngiltere'de bulunmuş olsun. Bu ticareti gösterir. Bu kabın ticaretinin yapıldığını gösterir.
  • Eskiden baharatlar önemliydi çünkü etler ve diğer yiyecekler ya kurutularak ya tuzlanarak saklanıyordu ve tatları tuhaflaşıyordu. Baharat ise bu besinlere güzel bir tat veriyordu.

BULUNTULARI TARİHLEME

  • Kemik, kabuk, ahşap ve bitkisel malzemelerin içindeki C-14 ölçülerek ( C-14 = karbon 14 , radyoaktif karbon veya karbon izotopu ) ne kadar zaman önce ölümün gerçekleştiği bulunur. Çünkü canlının ölümünden itibaren C-14 azalmaya  başlar. ( bunun bir de cihazı var CİHAZ RESMİ BURAYA )
  • Radyokarbon yöntemiyle Milattan önce 100.000 yılına kadar tarihleme yapılabilir. Volkanik kayaları tarihlemede kullanılan Potasyum / Argon ve çekirdek bölünmesi izleri de başka diğer yöntemlerdir. K / Ar daha uzun tarihlemeler için ( 4,5 milyar yıl ) kullanılır.
  • Radyoaktif eksilme sayesinde çömleğin pişirildiği tarih bulunur. Çünkü çömlek pişirilince radyometrik saat sıfıra ayarlanmış olur. Ve saate bakılarak ne kadar zaman geçtiği bulunur.
  • Isı uyarımlı ışıma ( TL ) yöntemiyle tarihlendirme kullanılırak sahte çömlekler saptanabilir.
  • Tarihlendirme ayrı bir araştırma konusudur.
Kaynak: Tübitak

Köpekler

1.KÖPEK KELİMESİNİN LATİNCESİ

  • Köpek kelimesinin Latincesi “Canis” tir. ( Kaniş kelimesi buradan geliyor olabilir mi? )
  • Gökyüzünün en parlak yıldızı Büyükköpek ( Canis Major ) takımyıldızı içinde yer alan Sirius’tur.
  • Çakallar, tilkiler de köpek soyundandır.
Eski Mısır’ın çakal Tanrısı Anubis

2.KÖPEĞİN BAZI ANATOMİK ÖZELLİKLERİ

  • Önde 5, arkada 4 parmak vardır, bazılarında arkada da 5 parmak vardır fakat körelmiştir.
  • 42 dişi vardır., kemikleri arka dişleriyle kırarlar. O yüzden bir köpeğe kemik verdiğinizde ağzının arkasına doğru çeker…
Köpeğin Dişleri
  • Gebelikleri 2 ay sürer.
  • Üçüncü bir göz kapakları vardır. Bu sayede gözleri kirden ve tozdan korunur…
  • Tilki, kürkü için insanlar tarafından zalimce vurulan bir hayvandır.

3.KÖPEĞE EVRİMSEL AÇIDAN BAKIŞ

Her ne kadar geri kalmış ülkelerde Evrim'e inanılmasa da , doğruluğu veya yanlışlığı bir tarafa bırakılarak söylüyorum, evrimi var kabul ederek bir çok olayı bugün açıklayabiliyoruz, ve evrimin bir kısmı bilimsel literatürde ispatlanmış durumdayken, bazı bölümleri ( maymundan gelme vs. ) ispatlanmayı bekliyor. Her ne olursa olsun Evrim'in yaratılışa karşıymış gibi gösterilmesi, İslam dinine ve müslümanlığa zarar vermekte ve bunu bizzat İslam tarikat ve cemaatlerinin lideri konumundaki insanlar yapmaktadır. Yarın evrim bilimsel olarak ispatlandığında sanki İslam ve Kuran hükmünü yitirecekmiş gibi davranmaktadırlar. Benim görüşüm ise : Tanrı'nın herşeye gücü yeter ve bu kainatı ve dünyayı bir evrim süreciyle yaratmış olabilir. Evrimin varlığı, hatta bizim maymundan gelmiş olmamız bile Tanrı'nın olmadığı anlamına gelmez, Tanrı'nın bizi bu süreçle yarattığı anlamına gelir. Kur'anda şöyle bir ayet var : "Allah her türlü yaratmayı bilir" Demek ki bir tane yaratma yok, birden çok yaratma çeşidi var...
"Kendi yaratılışını unutarak bize karşı misal getirmeye kalkışıyor ve: Şu çürümüş kemikleri kim diriltecek? diyor. De ki: Onları ilk defa yaratmış olan diriltecek. Çünkü O, her türlü yaratmayı gayet iyi bilir" (Yâsîn 36/78-79).
Şimdi gelelim Evrim'i kullanarak köpeğin organlarının nasıl geliştiğine ve bu şekilde hiç tanımadığımız bir köpeği bile anlayabilmeye...
  • Bütün evcil köpeklerin atası kurttur. Kurtları anlamak köpekleri anlamaktır.
  • Uluma köpekte de var kurtta da. Dolunayda, yalnız kalınca ve bazı müzik türlerinde köpekler uluyabilir, tıpkı atası kurt gibi…
  • Kutup kurtlarının kürkü kışın beyaz yazın boz, kır ve bazen siyah oluyor. ( İlkbahar – Sonbahar tüy değişim zamanları )
Aslında bu ikisi aynı kurttur. Yazın yukarıdaki gibi kışın aşağıdaki gibi görünür.Çünkü her ilk baharda ve son baharda adaptasyon için tüy değiştirirler. Yazın tüyleri daha kısa, kışın tüyleridaha uzun, yazın daha seyrek, kışın daha sıkı olur...
Isı yitimini azaltan kısa kulaklar. RESİM: KUTUP TİLKİSİ,
Isı atmak için iri kulaklar: RESİM : ÇÖL TİLKİSİ
  • Köpekler dilleri aracılığıyla ısı yitirirler. ( E tabi postundan terliyecek hali yok, zaten postu suyu geçirmeyen bir yapıda ) Serinlemek için de burunlarını yalarlar…
Aşırı sıcaktan veya hareketten dolayı vücut ısısı yükselmiş ve ısısını düşürmeye çalışan bir köpek
  • Sibirya Kızak Köpeği: Boyun çevresindeki kalın yaka ve tıknaz biçim, bedenin içinde olabildiğince ısı tutmaya yarar.
Soğuk bölge köpeklerinde boyun kısmı tıknaz olurken, sıcak bölge köpeklerinde girintili olur. Girintili oldukça ısı kaybı artar, tıknaz oldukça ısı kaybı azalır.
  • Bazı köpeklerin gözleri (kurt) bazılarının koku almaları ( iz süren köpekler ) bazılarının da kulakları gelişmiştir. ( Çöl tilkisi )
  • Köpeğin iskelet resmi Evrimi hatırlatıyor.
Köpek İskeleti...
  • Afrika yaban köpeği av peşinde uzun mesafeler koşmak zorunda kalabilir bu yüzden bacakları uzun, tiyleri ise kısadır ( ısınmayı önlemek için )
Afrika Yaban Köpeği
  • Köpeklerin çoğu her ilkbaharda  ve sonbaharda tüy döker; bu nedenle tüyleri yazın ince kışın kalındır.
  • Köpeklerin soğuk iklimde yaşayanlarının kürkü daha sık, tüyleri uzun, sıcakta yaşayanlarınki ise kısa ve daha seyrektir.
  • Çöl tilkisinin iri kulakları serinlemeyi ve kaliteli duymayı sağlar.
  • Köpeğin kuyruğu hızlı koşarken dengeyi sağlamaya ve duygularını dışa vurmaya yarar. Sürü halinde yaşayan köpeklerde sürüye işaret vermek amacıyla kuyruk yukarı kaldırılır. Yani işaret amacıyla da kullanılabilir.
Kuyruk ve Denge: 100 km hızla giden bir araçta direksiyonu biraz fazla çevirseniz araba takla atabilir. Köpek te kuyruğunu denge için ve özellikle de yüksek hızlarda koşarken arka kısmında 1-30 Newton'luk hareketli bir yük olarak kullanır ve momentumu da kullanarak devrilmeyi önler, düz bir çizgide veya bir duvarın üstünde bir cambaz gibi yürüyebilir. Kuyruksuz bir köpek hızlı koşamaz ve dengesini sağlayamaz....Duygularını da ifade edemediğinden bunalıma girebilir.

4.KÖPEK DAVRANIŞLARI

  • Dik kulaklarını çeşitli yönlere çevirerek sesin hangi yönden geldiğini anlamaya çalışırlar.
  • Yarış tazılarını koşturmak için parkurda mekanik tavşan kullanılır. Bu mekanik tavşanı kovalayan tazıları birbirleriyle yarışıyormuş gibi olur. Ağızları da sıkıca bağlanır yarış tazılarının; bunun sebebi de koşarken aşırı derecede heyecandan dolayı birbirlerini dişleme ihtimalleridir.
  • Fransa’da köpekler domalan mantarını ( kokusundan )bulmak için eğitilirler. Uyuşturucu bulan köpekler vardır. Pek tabi ki bu köpekler belirli bir bitkiyi veya mantarı bulmak için de yetiştirilebilir.
  • Bir köpek başka bir köpeğin kuyruğu altındaki anüs bezlerini koklayarak onunla ilgili pek çok şey öğrenebilir. ( yüzde kaç korkmuş, yüzde kaç sinirli, ne kadar heyecanlı vs…)
  • Puanter'in Avın yönünü bir ok gibi işaret etmesi
  • Puanter keskin koku duygusu ile etrafı tarar ve doğrulduğu yönle avın nerede olduğunu işaret eder, dolayısıyla avcıların doğru yere nişan almasına yardım eder.
  • Kurtlar sosyal hayvanlar olduklarından, bir kurt yaralandığında diğerleri ona yardım eder, besini ağzına bile koyabilirler. Böyle de iyiliksever hayvanlardır yani…
Geriye çekilmiş kulaklar korku ve gerginlik belirtisidir.
  • Gülümseyen Köpek: Ağız kenarlarının yukarı kalkık oluşu bir gülümseme izlenimi yaratır.
  • Geriye çekilmiş kulaklar, korku ya da saldırganlığın işaretidir.  Sıkıca kapatılmış çene kaygı belirtisidir.Açık ve gülümser gibi görünen ağız, rahatlık ve mutluluk, bacaklar arasına sokulmuş kuyruk boyun eğmeyi gösterir.
  • Küçük bir köpek büyük bir köpeğe meydan okuyabilir. Norfolk teriyesi bir Dalmaçyalı köpeği korkutup kaçırabilir. Bir köpeğin karşılıklı didişme esnasında yüzünü hafif yana çevirmesi korku belirtisidir.
  • Dövüş köpeklerinin kulakları ve kuyrukarı kesilir.ki dövüş veya boğuşma esnasında kulaktan ve kuyruktan kıstırılmasın..Fakat kulak kesmek yasadışıdır. Bunu önlemek için doğuştan kulakları kısa köpek geliştirme yoluna gidilmiştir. Buldog ile teriye çiftleştirerek boğa teriyesi adı verilen yeni bir köpek elde edilmiştir.
  • Kışkırtma zağarı ile hayvanı ininden çıkarmak mümkündür. Avda bazı köpekler ava saldırmak için bazıları da avı yerinden çıkarmak için kullanılır. Nispeten küçük yapılı köpekler ava "ben dişine göre bir rakibim, haydi gel" der ve avı rahatsız eder. Av ininden çıkınca da dövüşçü köpekler devreye girer veya avcı devreye girer. Bu bir yöntem yani kışkırtıp ininden çıkartmak için kullanılan bu köpeklere kışkırtma zağarı deniyor.
Kuyruk denge organıdır
Kuyruk bir  denge organıdır. Yüksek hızlarda veya riskli hareketlerde birkaç kilogramlık yer değiştirebilen bir ağırlıkla ( ki buna kuyruk diyoruz ) denge sağlanabilir. Şerit gibi bir yolda yürünebilir ve tam isabet atlayışlar yapılabilir. Kuyruğu olmayan ( veya kesilen ) köpekler ise hızlı koşarken dengeyi sağlamada ve diğer denge gerektiren hareketlerde daha başarısız olur. Ayrıca kuyruk duyguları ifade amaçlı kullanılır. Kuyruğu kesilen bir köpek duygularını ifade edemez ve bunalıma girebilir.  Yani Kısaca :
KUYRUK = DENGE + DUYGULARI DIŞA VURMA
  • Kesik kuyruklu köpekler hızlı koşamaz. Çünkü kuyruk bir denge organıdır.
  • Hızlı köpekler avı kovalamada, koku ve işitme gücü iyi olanlar da avı ortaya çıkarmada kullanılır.


5.KÖPEK TÜRLERİ

  • İnsanlar istedikleri türleri zorla birbirleriyle çiftleştirerek çok değişik türde köpekler elde etmişlerdir.
  • İnsan üretimi köpekler genelde tipsizdir ve hilkat garibesi gibidir. Köpek hakları kapsamında yasaklanması gerekir. Kimse eziyet çeken bir köpek görmek istemez.
  • Buldog ile Teriyer'in çiftleşmesinden Boğa Teriyesi ( en sağdaki ) elde edilmiştir.
  • Doberman soyu XIX. Yüzyılda Almanya’da geliştirildi.
  • Beagle köpeği bana göre en sevimli köpek türüdür. ( Kendi yorumum )
  • Teriye= Latince “terra” yani toprak kelimesinden gelir. Gerçekten de teriyeler çok iyi toprak kazıcılardır. Fare yakalamada teriyelerin üstüne yoktur. Eğer bahçenizde veya fabrika arsanızda bir teriye beslerseniz  diğer türlere oranla fareleri yakalama ihtimali daha fazladır.
Teriyeler çok iyi toprak kazıcılardır. Fare avlamada üstlerine yoktur.
  • Dalmaçya: Sidiğinde ürik asit yerine üre bulunduğundan, sidiği toprağa ve bitkiye zarar vermez bu yüzden bahçıvanlar ve bahçeli evi olanlar tarafından sıklıkla tercih edilen köpek türüdür.
Bu resimde bahçede bir Dalmaçya köpeği resmediliyor. Zenginler ve bahçe işleri ile uğraşanlar için en uygun köpek türü bu...
  • ABD’DE GELİŞTİRİLMİŞ BİR KÖPEK: BOSTON TERİYESİ ( ÇİRKİN KÖPECİK )
İnsan zorlamalı çiftleşme sonucu özel üretilen bu köpek gerçekten tuhaf gözüküyor. ( Kendi yorumum )
  • Köpeklerin çoğu düdük sesine tepki verir. ( Hiç deneyeniniz var mı ? )

6.SON SÖZ

  • Köpek bisküvileri ( Kemik şeklinde bisküvüler vs.) köpekleri eğlendirmek ve beslemek amaçlı olarak üretilirler.
Köpek Bisküvisi
  • Köpekler için gözde oyuncaklar ( BURNA VE BOYNA GEÇEN PLASTİĞİMSİ YUMUŞAK HALKA VA TOP )
Top ve Köpek
Halka ve Köpek
  • Bir köpek için kaybolmak ya da sahibi tarafından terk edilmek, başına gelebilecek en kötü şeydir. Artık bakılamıyorsa DİYOR kitap: “yapılacak EN İYİ ŞEY bir veteriner tarafından uyutularak öldürülmesidir “
  • Köpeğin tasmasına sahibinin isim ve iletişim bilgilerini yazmak, köpeğin size getirilmesinde faydalı olabilir. İleri teknoloji kullanılarak ta bu sorunu çözebilirsiniz. Köpeklere takılan vericiler vardır. Bu vericiler belirli aralıklarla ( birkaç saniyede bir ) sinyal göndererek ALICI tarafının yer tespiti yapmasına olanak verir. Bu vericiler köpeğin boyun kısmına takılabilir.
  • Tüm köpekler gençlikhastalığı ve kuduza karşı aşılanmalı ve birkaç saatten fazla yalnız bırakılmamalıdır. ( Köpek psikolojisi )
  • Bizi yoktan varedene bu hayvan dostlarımızı bize tanıttığı ve bizi dost yaptığı için teşekkür etmeliyiz ve köpeklere Tanrı'nın emaneti olarak bakmalıyız. Hayvanlar da en az insanlar kadar canlıdır. ( Kendi yorumum )
  • Kaynak : Görsel Kitaplar – Sabah Kitapları KÖPEKLER  Yazan : Darling Kind Bu kitabı okumanızı tavsiye ediyorum. Gerçekten çok bilgilendirici...